Bugün, 19 Mart 2024 Salı

Zeki ORDU


SELİM EROĞLU VE KÜLTÜR DÜNYAMIZ


Selim Eroğlu ile 2012 yılının Ekim ayında tanıştım. Terme´ye öğretmen olarak tayin olalı daha bir ay geçmemişti. O zaman Terme´ni tek gazetesi olan Bilgi Gazetesi´nde bize de yer verilince ilk önce o günlerdeki köşe yazarları ile tanışmıştım. Bu vesile ile Selim Eroğlu Beyefendi ile tanışmış oldum.

Terme´ye geleli üzerinden yaklaşık yedi sene geçti. Bu zaman zarfında meslektaşlarım, gazete ve dergi arkadaşlarım; dolayısı ile diğer tanıdıklarım ve dost çevremizi genişletmiş oldum.
Malûm olduğu üzere sık karşılaşma samimiyet duygusunu artırmaktadır. Bu cihetle Selim Eroğlu ile de sık sık toplantılarda karşılaştık ve muhabbet ettik.

İster mesleği, ister zevkleri, ister sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları ne olursa olsun sohbetinde sık bulunduğunuz kimselerden bazı şeyle öğrenirsiniz. Bu sohbetin geleneğidir. Hatta size hiç benzemeyen kişilerden bile bir şeyler öğrenmeniz mümkündür.


Lâfı çok uzatmadan biz Selim Eroğlu Beyefendi´ye gelelim.


Efendim aynı gazetenin yazı ailesinden biri olarak tanıdığım ilk günden beri yazıları dikkatimi çeken arkadaşlarımdan biriydi. Çünkü seçtiği konular insan dikkatinden kaçan konulardı. Her ne kadar insanın dikkatinden kaçsa da bir o kadar da hayatın içinden konulardı.


Selim Eroğlu´nu takip ederken hep düşünürdüm. ?Acaba bu sefer neyi yazacak? diye. Siz onun köşesinde; yalnız başına kalmış bir ağacın, terk edilmiş bir evin, daha önce insanlara hizmet etmiş ve çok tanınmayan bir kişinin, yok olmaya yüz tutmuş bir sanatın, mahalli bir kelime veya deyimin hâsılı hayata ve insana dair bir konunun kaleme aldığı bir yazıyı okuyabilirsiniz.


Bu mühim bir şey midir?


Evet, bu çok mühim bir şeydir.


Yazılarında; yakın tarih, dostluk, vefa, aidiyet, samimiyet kısaca ?gönül? kokar.


Bir bakarsınız dedenizden dinlediğiniz bir olayı yazısında okuyorsunuz. Hatta bazen okuduklarınız için ?Keşke ben daha önce düşünseydim veya yazsaydım? dediğiniz bile olur. Şahsım olarak yazılarından çok istifade ettiğimi burada yazmaktan bir beis duymuyorum. Onu için de kendisine teşekkür ediyorum.


Muhakkak ki öğrencileri de Selim Hocadan istifade ediyordur. Çünkü onun sıradan bir ?müfredat? öğretmeni olarak düşünmüyorum. Konuyu öğrencilerine anlatırken ?Hayatı şahit olarak kullandığından? eminim.


Zaten en doğru ve tarafsız şahit ?hayat?tır. Çünkü yaşanmıştır, yaşanmaktadır. İyi veya kötü bazı şeylerin tekrarı vardır. Yani ya ders çıkartmak için bize fırsat verir ya da kendimizi geliştirmek için.

Her zaman ders almak için birinin tedrisinden geçmek durumunda değilsiniz. Siz tanıdıklarınızdan kah sohbet, kah bir arada bulunarak yaptıklarını görmek, kah yazdıklarını okumakla da bir şeyler öğrenebilirsiniz. Burada bütün mesele iyi niyet ve olumlu bakış açısıdır.

Selim Eroğlu da bize katkı sağlayan arkadaşlarımızdandır. Burada bu yazıyı okuyan ve duyan diğer arkadaşlarımın ?Biz yok muyuz? diyeceklerini sanmıyorum. Çünkü mevzunun konusu Selim Hoca olduğu için bir isim listesi yazmak istemedim.


Elbette ki insanları diğer insanlarda olumlu veya olumsuz etkilenmeleri mümkün. Ben tanıdığım bütün dostlarımdan bir şeyler öğrendim. Onların hepsi de benim ?hayat? öğretmenim.


Hüsnü hatime olarak şunu belirtmeliyim ki Selim Hoca kalemiyle yakın takibimde olan bir arkadaşım ve ben ondan daha çok şey öğreneceğim.


Kendisine sağlık ve huzur içinde nice seneler dilerim.