Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Yılmaz İMANLIK


SEN HİÇ DENİZYILDIZI TOPLADIN MI?

SEN HİÇ DENİZYILDIZI TOPLADIN MI?


İçimde sana ait ne kadar hayal kırıntısı varsa hepsini bir çoban ateşinde yakıp küllerini yüreğimin derinliklerine savuruyorum…
Zamansız yaşanan aşklar, olgunlaşmadan toprağa düşen yapraklara benzer. Yaz yağmuru kadar geçici ve yürekleri ıslatmayan, ıslatsa bile güneşin bir bakışıyla soluveren güllere.

Hangi çetrefilli oyunun iki ayrı kahramanıydık sahi? Kim başlatmıştı bu oyunu? Oyunun kurallarını ikimiz yazmış mıydık hayallerimize?
Mazi en büyük şahidiydi gözlerimizle oynadığımız ve yüreklerimizde sona eren o karmaşık oyunun.

Yakamozlarla birlikte denizin yüzünde parçalanan hayal kırıntılarımız vardı. Bir türlü birleştiremedik yüreklerimizde. Halbuki gün doğumlarında uysal olurdu denizler. Hiç gün doğumu yaşamadık seninle.
Hoyrat dalgaların sesi karmakarışık etti değil mi yüreklerimizi?

Kıyıya vuran denizyıldızlarını toplamaya başlamıştım çoktan. Galiba hiçbirini kurtaramadım. Çünkü onları nefes aldıkları yere-denize- atayım derken fark etmeden denizden çok uzaklara fırlatmışım.
Sahi sen hiç denizyıldızı topladın mı?

Ben de sahile vurmuş denizyıldızlarından biriydim kim bilir. Belki de üstüme basan ayaklardan biriydi senin ayakların. Belki de sen de bir denizyıldızıydın yanı başımda. Belki de seni de fırlatıp attım ulaşamayacağım kadar uzaklara.
Şimdi hayal kırıntıları bile kalmadı avuçlarımda. Dedim ya hepsini bir çoban ateşinde yakıp yüreğimin derinliklerine savurdum.
Ve seni de…