Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


SEYAHAT ETMENİN NERESİNDEYİZ?


Seyahat, günümüz tabiriyle gezi.

Gezi kelimesini ilk defa ilkokul üçüncü sınıfta duymuştum. Öğretmenimiz yıl sonuna yakın bizi geziye götüreceğini söylemişti. Belirlenen zaman gelince okulca ?geziye? gittik.

Gittiğimiz yere yürümeyle 2,5-3 saatte ulaştık. Sürekli yokuş yürüdük. Sabah sekiz sularında başlayan yürüyüşümüz 11 sularında son buldu.


Biz bütün gün kırlarda oynadık durduk. Başka okul gelmemişti. O gün derslerin olmaması ve gün boyu arkadaşlarımızla bir arada bulunmamızdan çok hoşnut olmuştuk.


Mevsim gereği akşam saat sekiz sularında oluyordu. Yani biz en geç saat beş civarlarında geri dönmemiz gerekiyordu. Öyle de yaptık. Gün boyu koşup oynamamıza rağmen dönüş gelişe göre kısa sürdü. Çünkü bu sefer hep yokuş aşağı geliyorduk.


Bir gün sonra okula vardığımızda etrafa farklı bir gözle bakmaya başladık. Demek ?başka yerler? de varmış. Yol boyu bazı evlere ve yollarda bazı kişilere rastlıyorduk. Ben insanların sadece sahile yakın bir yerde yaşadığını sanıyordum. Meğer öyle değilmiş.


Bir yıl sonra topluca bir gezi daha yaptık. Bu sefer bizim dışımızda üç okul daha gelmişti. Yeni arkadaşlarla tanıştık. Öğle üzeri topluca getirdiklerimizden yedik. Hatta birbirimizle paylaştık. Ben dokuz yaşlarındaydım ve balı hem ilk defa gördüm hem de ilk defa tatmıştım. Daha önce sadece adını bildiğim bu besinin kendisiyle göz ve dil olarak ilk defa tanışmış olduk.


Yine bir gün sonrası bize ilginç geldi. Bulunduğumuz yerde tek okul biz değildik. Başka okullar da vardı ve o okullarda eğitim gören başka öğrenciler de vardı. Onlar da okuma yazma biliyor, sosyal bilgiler dersi görüyordu. Ülkenin ırmaklarının adlarını bilen her okuldan öğrenci vardı.


İlkokuldan sonra ortaokul tahsilini de aynı mahallede yapmıştım. Yani ortaokuldan mezun olana kadar köyü dışarı çıktığım söylenemezdi. Ortaokul diplomasından sonra sıra lise tahsiline gelmişti ve lise köyümüze 20 km uzak bir yerdeydi. O zaman resmiyet taşımayan fakat öğrenci taşıyan araçlar yine vardı. Biz o araç ile sabah ilçe merkezindeki liseye götürülür, paydos ziliyle birlikte tekrar geri gelirdik.


Haftanın beş günü okula gidiyorduk. Okulun adı liseydi ve öğrenciler farklı yerlerden geliyorlardı.


Bir süre tanışma faslı geçti aramızda. Aynı diplomalara sahiptik. Her ne kadar televizyon ülkemize girmese de bazı konularda malumat sahibi oluyorduk. Özellikle yazısı çok fotoğrafı az gazetelerden bir şeyler öğreniyorduk.


Öğrendiklerimiz herkesçe aynı değildi. Birimiz ak dediğini diğerimiz kara diyebiliyordu. Halbuki hepimiz de gazetelerden öğreniyorduk bunları.


Daha sonraları kavak yelleri esmeye başladı. Meğer herkeste olan şeylermiş bunlar. Başka cinsler daha başka görünüyordu herkese. Bazen başka cins birkaç kişi tarafından ortak olunca işin içinden çıkma zor oluyordu.


Bazı şeyler ortaklık kabul etmiyordu.


Kavgalar da çözüm olmuyordu.


Zaman bazen herkesi aynı anda mağlup ediyordu. Geriye sadece bir ?cızz? kalıyordu çoğu kere.


Günümüzde de seyahat ediyor insanlar.


Hatta ana sınıfından başlıyor seyahatler.


Özçekimler/selfiler, tabletler, sosyal medya, internet vs?


Kiminle gezdiğimiz belli olmuyor yani.

Kavak yelleri mi?

O da ne?


Elimi sallasam 51.


Anladınız değil mi?