Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


ŞİİRİN GÜCÜ

ŞİİRİN GÜCÜ


    Tam coşmuş ders anlatırken kapı çaldı. Gelen nöbetçi öğrenciydi. “Hocam, dersinizi böldüm, kusura bakmayın, sizi acele Müdür Bey çağırıyor” dedi. Davet büyük yerdendi. Müdür Bey, o zamanlar sadece okulun değil kasabanın da en büyük eğitim amiriydi. Derhal dersi yarıda bırakarak Müdür Bey'in odasına gittim. Müdür Beyin makamı dersliklerden ayrı bir binadaydı. Huzura çıktıktan sonra “buyurun hocam, beni çağırtmışsınız” dedim. Müdür Bey oturmamı söyledi.
       “Selim Bey, Belediye'den aradılar, açılış varmış, tören yapacaklarmış, bakan gelecekmiş, bütün okulu tören alanına indireceğiz. Sen de bir öğrenciyi görevlendir, şiir okusun” dedi.
       Fazla zamanım yoktu. Derhal çalışmalara başladım. Açılışı yapılacak olan “Atatürk Heykeli” idi. Belediyenin önüne, tam meydana farklı tarzda bir Atatürk Heykeli yapılmıştı ama demek ki henüz resmi açılışı yapılmamıştı.
       Ne yapabilirim diye düşündüm. Günün mana ve önemine uygun bir şiir ve bu şiiri güzel okuyacak bir öğrenci bulmalıydım. Şimdi soyadını unuttum, Havva diye bir kız öğrenci vardı. Mikrofonluk bir sesi vardı. Şiir okurken adeta kendinden geçiyor, gerekiyorsa gözyaşı döküyordu.
       Havva'yı buldum. “Verdiğim bu şiiri törende, Bakan Bey'in huzurunda okuyacaksın” dedim. Havva, Bakan Bey kelimesini duyunca bir hayli heyecanlandı. İyi bir sunum ortaya çıkarmak için epey çalışma yaptık. Bütün okul tören alanına indik. Gerekli hazırlıklar yapılmıştı. Hatırı sayılır bir kalabalık vardı. Bakan'ın peşi sıra dışarıdan gelen bir hayli insan vardı.
       Tören başladı. Havva da ben de heyecanlıydık. Şiirini okumak üzere Havva kürsüye davet edildi. Şiir Halim Yazıcıoğlu'na aitti ve 'Atatürk'ten Son Mektup' adını taşıyordu. Havva karşısında Bakan Bey'i ve bütün dinleyicileri muhatap alarak şöyle diyordu:
    Siz beni hala anlayamadınız
           Ve anlamayacaksınız cağlarca da
           Hep tutturmuş "Yıl 1919 Mayısın 19'u" diyorsunuz
           Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz 
           Mustafa Kemal'i anlamak bu değil.
           …
           Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil
           Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız
           Laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil
           Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar
           Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar
           Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil
           Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil
           …
   Havva şiiri bitirince büyük bir alkış tufanı koptu. Bu arada farklı bir şey oldu. Bakanın koruması Havva'dan şiir metnini aldı ve Bakan Bey'e verdi. Bakan Bey herkesin gözü önünde şiiri kendince yeniden okudu. Acaba Bakan Bey ne diyecekti? Biz de büyük bir merakla bekliyorduk. Alışılmışın dışında bir şiirdi. Bakan Bey'in şiirdeki ifadelerden rahatsız olduğunu ve soruşturma emri vereceğini söyleyenler bile oldu.
   Anons edilince Adalet Bakanı, Uşak Millet Vekili rahmetli Mehmet Topaç kürsüye çıktı ve söze şöyle başladı:
   “Az önce öğrencinin okuduğu şiirden çok etkilendim. Tüylerim diken diken oldu. Böyle bir şiiri ilk defa duydum. Bana bu duyguyu yaşattıkları için öğrencimizi, öğretmenlerimizi, Müdür Beyi tebrik ediyorum. Ankara'ya döner dönmez, size söz veriyorum, bu şiiri meclis kürsüsünden okuyacağım. Bir bakan olarak okulun ne ihtiyacı varsa karşılamaya hazırım”
   Yine büyük bir alkış tufanı koptu. Bu sefer, iğne yapan öğretmen arkadaşlar tebrik kuyruğuna girdiler. 
   Bundan sonra ne mi oldu? Okula şiirin hatırına yüklü bir yardım geldi. Aramız limoni olan Müdür Bey, başarılı çalışmalarımdan dolayı beni 'Takdir Belgesi' ile taltif etti. Aramız düzeldi. Şiirin gücü diyorum, başka da bir şey demiyorum.