Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Hasan ÖZDEMİR


ŞİMDİLİK HABERLER GÜZEL


Belediye başkanımız Sayın Şenol Kul ve TERÇEP dönem sözcümüz avukat Hasan Demir ve vefakar arkadaşımız Cemil Keleş önderliğinde bir gurup Termeli kardeşimiz 25 bin imzalı dilekçeyle Ankara´daydı. İlçemize yapılması planlanan termik santrali protesto etmekti amaç. Şimdilik amacımıza ulaştık gibi görünüyoruz. Ama başkanımızın da dediği gibi yine saldıracaklar, bu konuyu yine gündeme taşıyacaklar. Hazırlıklı olmamız gerekiyor. Ben kesinlikle inanıyorum ki, Terme´li ve Ünyeli kardeşlerimiz birlik olurlarsa, kendi güçlerinin yüceliğine inanıyorlarsa bu iş asla olmayacaktır. Unutmadan söyleyeyim bu işle ilgili bir endişem de yok değil. Kömürle çalışan santral yapmayalım da, doğalgazla çalışan daha büyük bir santral yapalım o zaman, derlerse. O zaman yandı gülüm keten helvası.

Biz yine de kanseri konuşmaya devam edeceğiz. Nerdeyse her ölümün nedeni kansere dayanır olacak. Zaten şimdiden öyle değil mi? Gün geçmiyor ki kanser olmuş bir dostumuzun haberini almayalım ya da birkaç haftada hayata veda eden sevdiklerimizin. Bunun son örneği çiçek gibi adam çiçekçi Hasan Sivas kardeşimiz. Bir hastalandığını duyduk, bir de ölüm haberini aldık. Genç yaşında sevdiklerine doyamadan, hayalindekileri gerçekleştiremeden göçüp gitti bu dünyadan. Mekanın cennet olsun güzel insan.

Ben de bu kanser belası yüzünden önce annemi, daha sonra babamı ve genç yaşta ağabeyimi kaybettim. İki dayım da yine bu kanser illeti yüzünden veda ettiler fani dünyaya.

Acaba diyorum bu kanseri tetikleyen 1986 yılındaki Çernobil faciası mı? Yediğimiz GDO´su değiştirilmiş gıdalar mı? Yağlı ve şekerli yiyecekler mi acaba? Yoksa çokça yakılmış yağlarda kızartılmış kızartmalar mı? Cep telefonları, baz istasyonları mı? Kullandığımız plastik ürünler, sık sık değiştiremediğimiz çizilmiş, yıpranmış teflon tavalar mı? Yıllar önce ana-babalarımızın sebzeler de kullandığı DDT denilen Amerikan-İsrail ürünü tarım ilaçları mı? Biz bunların hiçbirini öğrenemeyeceğiz inanın.

Günlük hayattaki çektiğimiz sıkıntılar, sert ve öfkeli bakışlar, huzursuz ve mutsuz yaşamlar, bir türlü bitmek bilmeyen düşmanlıklar, selamsız sabahsız sokaklar, kavganın ve hır dırın eksik olmadığı haneler, dizilerde izlenen olumsuz sahneler mi acaba bu işi tetikleyen nedenler?

Konuşuyor muyuz, kavga mı ediyoruz sokakta bilemiyorum. Özür dilemeyi kendimize yapılmış bir eziyet olarak görüyoruz. Gönül almanın ne olduğunu çoğumuz bilmiyoruz bile. Hoşgörü süresiz izine çıkmış. Sabırlı olmak sadece şarkılarda kalmış günümüzde. Acaba bütün bu olanların sonunda hep birlikte mi KANSER oluyoruz?

Bu illet kapımızı çalmadan öğrenemeyeceğiz dostlar. Allah hepimizi korusun bu beladan. Enerji üretimine karşı değilim. Uygun yerde, çevreye en az zarar veren enerjiye evet. Ama Terme bunun yeri değil inanın. Hele hele havadan çekilen görüntüleri izledikten sonra daha da çok sevmeye başladım ilçemi.

Kalın sağlıcakla?