Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


SIRA KAZMA


Edebiyat öğretmenlerimiz öğrencilerine ?unutulan ya da kaybolmaya yüz tutan geleneklerimiz? konulu ödev vermişler. Öğrenciler, ödevleri için belli yaşın üstündeki kişilere gidiyorlar. Bu görevi alan bazı öğrencilerimiz bana da geldiler. ?Hocam, eskiden var olan ama bugün uygulanmayan sizin bildiğiniz adet ve gelenekler var mı?? dediler. Bu gibi soruların cevabı ilk anda insanın aklına gelmiyor. Neden sonra ?sıra kazma´yı hatırladım ve kendilerine yardımcı olacağımı söyledim.

Sıra kazma deyince, sıra sıra dizilmiş kazmalar aklınıza gelmesin. Sıraların kazıldığını da düşünmüyorsunuz herhalde.

Öyleyse ?sıra kazma´ nedir?

Sıra kazma, kemençe eşliğinde mısır ekme işlemidir. Bildiğim kadarıyla da Doğu Karadeniz yöresine ait bir adettir. Her ne kadar başka bölgelerimizde de yaşıyor olsa da, ülkemizde kemençenin vatanı Doğu Karadeniz´dir. Başka bölgelerde sıra kazma âdetinin olduğunu duymadım ve bilmiyorum.

Zaten bu uygulama çok yaygın değildir. Sıra kazma usulü mısır ekmek, hem zordur hem de belirli bir maddi güç ister. Ben çocukluğumda sadece iki defa sıra kazma ile mısır ekildiğini hatırlıyorum.

O zamanlar hayat bir başka güzeldi. Her günümüzün, her etkinliğin hayatımızda çocuk gözü ile ayrı bir tadı vardı. Yaz gelince yaylaya hayvanlarla birlikte yürüyerek iki günde giderdik de şikâyetçi olmazdık. O günün gelmesini yıl boyu sanki iple çekerdik. Yayla yolculuğunu, yolun yarısında Ken Kahvesinde ya da Saz Alanında konaklamayı çok eğlenceli bulurduk. Kemençe ile sıra kazma mısır ekimini seyretmek ise bizim için hayda hayda keyif vericiydi.

Bizim oralar yamaç arazidir, traktör girmez. Girse de traktör alacak parayı kaç kişide bulabilirsin? Tarlayı beden gücü ile kazarız. Kazmaktan ziyade bel demiri ile belleriz. Ekim zamanı gelince, eğer sıra kazma ile ekimi düşünüyorsak önceden bir kemençeci ayarlarız. Sonra ?Filan gün sıra kazma ekin mecimiz (bizde imece değil, meci derler) var? diyerek komşulara haber salarız.
,

O gün geldiğinde herkes tene kabını beline bağlar. ?Tene kabı,´ içine mısır tohumlarının konulduğu bele bağlanan, yün ipliğinden yapılmış küçük çantanın adıdır. Sonra tene kabına yeteri kadar tane mısır koyar ve herkes tarlanın başlangıcına dizilir. Herkes derken, sıra kazma ile mısır ekmeyi bilenleri kast ediyorum. Herkes mısır eker ama herkes sıra kazma ekemez.

Herkes tene kabından avucuna biraz mısır alır. Kazmasını kavrar. Kemençe sıra kazma havasını çalmaya başlayınca ilk kazmalar kalkar ve kazmanın toprağa dokunuşuyla tarlada bir kanal açılır. Kazmalar havaya kalkarken aynı anda herkes avucunun içindeki mısırlardan 1-2 tanesini açılmış çukura düşürür. Kazmanın tekrar toprağa dokunuşuyla yeni bir kanal açılırken bir önceki kanal kapatılmış olur. Haliyle kanalın içindeki mısırların da üstü toprakla örtülmüştür. Avuç içindeki mısırlar bitince eller tekrar tene kabına gider. Bu sırada kemençe duraklama havası çalmaktadır. Herkesin hazır olduğunu görünce yeniden sıra kazma havasına döner.

Bu işlem böylece gün boyu sürer gider. Ta ki, tarlanın tamamı ekilene kadar. Ekim işi bitince uygun bir yer bulunur ve horon halkası oluşturulur. Az önce kazmaları kaldırmak için kalkan kollar bu sefer horon için kalkmıştır.

Doğu Karadeniz insanının hayatında kemençenin ve horonun ayrı bir yeri vardır. Kemençeyi ve dolayısıyla kemençenin bir ürünü olan horonun bölge insanı için önemini, Niyazi Tarakçıoğlu ?Horon´ adlı şiirinde şu mısraları ile dile getirmektedir:

?Horon, bu tek kelime neler ifade etmez?

Yüzlerce mısra yazsam, onu tarife yetmez.

O, güzel yurdumuzun bir bölgesi demektir;

Horon bu bölge için su, hava ve ekmektir.

Onsuz tarla ekilmez, onsuz biçilmez başak;

Onsuz fındık toplamaz, kara zıpkalı uşak??

Sağlıcakla kalın.