Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Ahmet SEZGİN


SİVAS SEYAHATİMİZDEN İZLENİMLER (2)


İki medreseyle birlikte yan yana bulunan Çifte Minareli Medrese, 13.yüzyılda Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılmış. Sivas Çifte Minareli Medrese´nin taç kapısında fotoğraf çekindik.

İki yeğenim ve oğlumla öğle namazını düz damlı, dikdörtgen planlı, kubbesiz Sivas Ulu Camii´nde kıldık. Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı II.Kılıçarslan´ın oğlu Kutbeddin Melikşah tarafından 1196 yılında yaptırılmış bu tarihi eser,

Anadolu´nun en eski camilerinden biri. 1213 yılında Yusuf adında bir şahıs tarafından yapıya eklenen ilginç süslemeli tuğla minaresi, caminin sade görünümüne ayrı bir ahenk ve heybet katmakta.


Günümüz Türk şiirinin büyük ustalarından Sivaslı şair Yavuz Bülent Bakiler´in ?Sivas´ta Yoksul Çocuklar? isimli meşhur şiiri aklıma geldi Ulu Camii´nin önünde.


?Sivas´ta Ulu Camii avlusunda çocuklar/ Yalvaran gözlerle etrafa baka baka/ Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:/ -Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!?


Ulu Camii´nin avlusunda sadaka isteyen çocuklar yoktu. Şairin bahsettiği gibi Hükümet Konağı´nın yanında boyacılar vardı ama ?boya cila yimbeş? diye ağlamıyorlardı artık. Buna çok sevindim. Sivas, beklediğimden de çok gelişmiş, temiz ve güzel bir şehir.


?Sivas ellerinde sazım çalınır/ Çamlı beller, bölük bölük bölünür/ Yârdan ayrılmışım, bağrım delinir/ Katip arzuhalim yaz Şah´a böyle.? diyen Sivaslı ozanımız Pir Sultan Abdal´ın köyü Yıldızeli/Banaz´a gidemedik ama bu büyük şairimizi yâd ettik burada.


?Bir vakte erdi ki bizim günümüz / Yiğit belli değil, mert belli değil/ Herkes yarasına derman arıyor/ Deva belli değil, dert belli değil.? diyen Sivaslı ozanımız Ruhsatî´yi hatırladım.


?Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece/ Bilmiyorum ne haldeyim/


Gidiyorum gündüz gece.? mısralarıyla hepimizin yüreğini titreten büyük ozanımız Âşık Veysel´in yaşadığı ve mezarının bulunduğu Şarkışla´ya gitmeyi çok istiyordum ama imkânımız olmadı.


Sivas/ Madımak otelinde 2 Temmuz 1993´te gerçekleştirilen kahpe provokasyon sonucu vahşice (yanarak ve dumandan boğularak) öldürülen 33 masum aydınımız geldi aklıma hüzünle. Sonra Bağbağlar katliamı? Sivaslı siyaset ve gönül adamı Muhsin Yazıcıoğlu´nun kalleşçe şehit edilişi, şehit ağabeyimin cenazesi?


Sivas Belediyesi tarafından Kent Meydanı´na yakın yerde 2007 yılında yapılan ?27 Haziran ve Öğretmenler Parkı?, ismi ve güzelliğiyle dikkatimizi çekti. Bu parkın karşısındaki bir lokantada nezih bir ortamda Sivas´ın meşhur köftesi ve katmer tatlısından yedik. Çok lezizdi.


Suşehri´ne dönerken Sivas/ Zara´da ?104 Evler Camii?nde ikindi namazı molası verdik. Cumartesi gecesi de Suşehri´nde yeğenlerimizle birlikte yine çok güzel bir gece geçirdik.

Pazar sabahı kahvaltı yaptıktan sonra Suşehri´ni birlikte dolaştık ve meşhur peynirinden alıp yeğenlerimizle vedalaşarak Terme´ye dönmek üzere yola çıktık.

13. yüzyılda yapılan, 1957´de ibadete açılan Niksar/ Çöreği Büyük Camii´nde durup öğle namazı kıldık. Ayyıldızlı bayrağımızın dalgalandığı Niksar Kalesi´nin alt tarafında bir çay molası verip sohbet ettik. Annem, rahmetli babasının
(90 yıl öncesinde Terme´ye göç eden Halil dedemin) ve Narin annesinin memleketini görünce çok heyacanlandı.


Yeşilin farklı tonları, bol oksijeni ve temiz havasıyla dikkat çeken Akkuş´ta bir sosyal tesiste yemek yiyip semaver çayı içtik. Akşam namazından önce sağ salim Terme´ye vardık.