Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Ahmet SEZGİN


SİVAS VE BAŞBAĞLAR KATLİAMLARI


Sivas/ Madımak otelinde 2 Temmuz 1993´te gerçekleştirilen kahpe provokasyon sonucu vahşice (yanarak ve dumandan boğularak) öldürülen 33 masum aydınımız ile; bu vahşet bahane edilerek üç gün sonra Erzincan/Başbağlar´da kurşuna dizilerek katledilen 33 masum vatandaşımıza Allah´tan rahmet, sevenlerine sabırlar dilerim.

Birçok karanlık olay ve suikastin olduğu 1993 yılında Sivas ve Erzincan´daki bu korkunç katliamları 3 gün arayla gerçekleştiren PKK ve arkasındaki uluslararası şer güçleri (Siyonist-Haçlı komitacıları), bu katliamlara destek verenleri, gerçek faillere gerekli cezaları vermeyenleri lanetliyorum.

Sivas´taki vahşeti gerçekleştirenlerle Erzincan/Başbağlar´daki korkunç katliamın gerçek failleri aynı güçlerdi aslında. Daha önce Çorum ve
Kahramanmaraş´ta yaptıklarını (Alevi- Sünni kavgasını) buralarda da yapmak istediler. Asıl sebep; Türkiye´de gitgide güçlenen Sünni İslam´ın önünü kesmek, ülkedeki kardeşliği, beraberlik ruhunu zedelemek, Türkiye´yi zayıflatmak için kitleleri provoke ederek bir Alevi-Sünni savaşı çıkarmaktı.

Katliamların olduğu dönemde SHP´den milletvekili olan Alevi sanatçı Arif Sağ: ?Muhalif Bağlama? kitabında açık açık Sivas olaylarının bir tezgâh olduğunu söylüyor: ?Devlet irticayı (siyasal İslam´ı) olduğundan büyük göstermek için Madımak´ı yaktırdı. Biz Alevileri de kullandı.?

Önce Pir Sultan´ın köyünde yapılan şenliğin neden daha sonra şehir merkezine alındığı, ateist Aziz Nesin´in Alevilikle hiç alakası yokken neden oraya davet edildiği, cuma namazı sırasında neden davul çalınarak gerilimin tırmandırıldığı, olay sırasında şehirde görevli pek çok sağlık çalışanının niçin farklı yerlerde olduğu, orada bulunan asker ve polise müdahale emrinin niçin verilmediği, gerçek katillerin neden yargılanmadığı yani bu korkunç katliam ve
pis oyunun asıl hakikati daha iyi anlaşılıyor.

Bu iki katliamın birincisinde Alevi vatandaşlarımız kurban edildi, ikincisinde de Sünni vatandaşlarımız. Aslında her iki olayda da ne Aleviler vardır ne
Sünniler. İlk olayda provokasyonla oyuna getirilen bir kısım Sünni vatandaş vardır. Ama asıl provokatörler, failler, derin güçler görülmek istenmedi. Birçok masum vatandaş da bu olayda kurban seçilip cezalandırıldı. Erzincan/Başbağlar´daki katliamda ise yakalanan PKK´lılar, Erzincan Valisi Recep
Yazıcıoğlu´nun tüm çabalarına rağmen maalesef salıverilmiş olup hiçbir katil yargılanıp cezalandırılmamıştır.

Sivas´taki alçakça olayı tezgâhlayanlar; ortaya çıkan fotoğraflara göre otelde bulunan kişileri infaz edenleri değil, birdenbire alakasız kişileri tutuklayıp yargılamaya ve ölenlerin sayısı kadar kişiye idam cezası verdirme yoluna gittiler. İlk olayda nice vatandaş delilsiz ve ispatsız olarak idamla yargılandı, müebbet hapse çarptırıldı. Ancak solcu, ulusalcı, Kemalist ve Alevi kesimin çoğunun bildiği tek şey ?Sünniler, Alevileri yaktı.? cümlesi.

?Başbağlar? adlı Türkmen köyünde kurşuna dizilen yurttaşlarımızın katilleri ortada hiç yok. Başbağlar´da katledilen vatandaşlarımızı kimin öldürdüğünü tespit etmeyi bırakın, tek bir zanlı bile adalet önüne çıkarılmış değil. İsimleri söylendiğinde bile "Başbağlar katliamı", ?rövanş? algısına kurban gidiyor.
Yıllardır Sivas-Madımak´taki vahşi cinayeti Sünnilerin üzerine yıkmak isteyenler, her nedense bir defacık olsun Erzincan-Başbağlar köyündeki vahşi cinayetleri gör(e)medi.

Artık geçmişin sağlıklı muhasebesi yapılıp bir daha oyuna gelinmemelidir. Her iki vahşetin gerçek katilleri, yakalanıp adil şekilde yargılanmalı, hak ettikleri cezaları verilmelidir. Bin yıllık Alevi-Sünni kardeşliğine, bu aziz vatanın birliğine zarar verecek provokasyonlara karşı uyanık olmak zorundayız.