Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Zeki ORDU


Soğuk Rüzgârları Bağrımızda Isıtırdık


Şehri bilmem ama biz eskiden sabah olur olmaz kendimizi dışarı atar; adına ?ufuk? denilen esrarengiz çizginin berisinde bir hayat sürerdik.


Elbiselerimiz yamalı olsa da temiz olurdu.


Deterjan denilen görünen kiri temizleyen madde daha gün yüzüne çıkmamıştı.


Ve bahçelerde sadece ?dışımız? kirlenirdi.

Aralarında ton farkı olsa da deniz ile gökyüzü aynı renkteydi.


Havalar bulutlu olduğu zaman kapalı olur, sis bir atmosfer vakasıydı.


Ne kömürü tanır ne de kömürden duman çıktığını?


Irmaklarımız bazen akmıyormuş gibi görünür bazen de boz bulanık akardı.


Hayvanlarımız geceleri barınaklarında gündüzleri meralarındaydı.


Hayvanlarımızı evlere hapsetmezdik.

Kedilerimiz bile hürdü. İstediği zaman içeri girip dışarı çıkardı. Toprağı kirletecek bir şey bulunmazdı.


Köpeklerimiz odalarda hapis değildi. biz onları tabii ortamlarında sever ve orada korurduk. Onlar da çok memnundu bu işten.


Eskiden market denilen yerlerin ismi bakkaldı. Bakkal amaca hep tonton bir amca olurdu. Büyüklerimiz çoğu veresiye olan alış-verişlerini yaptıktan sonra örme filelerle getirilerdi eve.


Filelerin içindekiler belli olmazdı. ?Sosyal medya? olmadığından neler alındığını başkalarına göstermek(!) fırsatı olmadı.


Daha sonra etrafı kirleten sağlık düşmanı ?poşet? ucubesi zuhur edince fileler zamanla çekildi hayatımızdan.


Eskiden; tenha yerlerde denize girerdik. Daha rahat oluyor diye.


Şimdi en kalabalık yerleri seçiyoruz.


Aşina olduğumuz adalar bile yalnız şimdi.


Eskiden; ne derenin ne de denizin önüne setler yapardık. Biri nazlı nazlı akar, diğeri bütün heybeti ile dururdu.


Sonraları ikisinin de önüne setler yaptık zarar vermesin diye...


Asıl setler "insanların" önüne yapılmalıydı hâlbuki...


Eskiden; sohbetlerde dolar, lira gibi şeylerden değil; sevgiden ve dostluklardan bahsedilirdi.


Bir öğünü tok geçiren insan mutluydu.


Eskiden; hazır beton daha bulunmamıştı. Evler ahşaptan olurdu. Ne mantolama ne ısı yalıtımı kullanılırdı. Ama hanelerimiz hep "sıcak" olurdu...


Eskiden; ayaklarımızı denize uzatır, dalgalar içimizin sesini söylerdi...


Eskiden; rüyalarımızda; gök, tepe, çimen, dere ve deniz görürdük. Şimdi bilgisayar, cep telefonu, tablet ve elektrikli eşyalar görüyoruz.


Eskiden; şehirlerde bile mahalleler derli toplu olur, sınırları ?gönül? ile çizilirdi. Şimdi şehirlerde en uzak mesafe caddenin karşı tarafındaki binalara kadar.
Kısaca:
Eskiden; soğuk rüzgârları göğsümüzde ısıtırdık.