Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Sorumluluk bilinci


Anlamlı ve bir o kadar da önemli bir kelime; sorumluluk.

?İnsan sosyal bir varlıktır. Bu, insanın diğer insanlarla aynı ortamı paylaşması, aynı havayı teneffüs etmesi, aynı sokakta yürümesi demektir. Eğer öyle ise ?ki öyledir- havada suda, toprakta ağaçta, dağda denizde, nehirde gölde herkesin aynı derecede hakkı var demektir. Ve öyle ise, aynı ortamı paylaşan insanların sorumluluk sahibi olması, bir başka ifadeyle, birbirlerinin haklarına riayet etmesi gerekir.

İnsanın toplumsal bir varlık olması, kendi çalışmasının yanı sıra, asgarî şartlarda bir hayat sürdürmek için başkalarına da muhtaç olması demektir. Bir insan bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılayamaz. İyi bir çiftçidir ama tarım işlerinde kullanacağı kazma kürek için demirciye muhtaçtır. Yahut hastalandığında bir doktora ihtiyaç duyar.

İnsan maharetli bir terzi olabilir ama kumaşı kendisi dokuyamaz. Ayrıca, iyi bir terzinin ütüye, dikiş makinesine ve bunları üretecek, satacak kişilere ihtiyacı vardır. Fırıncı iyi ekmek pişirir ama aynı zamanda çiftçi, değirmenci, oduncu, bakkal, manav? olamaz. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Demek ki sosyal bir varlık olmak, kademe kademe toplumdaki diğer insanlara muhtaç olmak demektir. Sosyal bir varlık olmak, birlikte yaşadığın ve muhtaç olduğun kişilere saygı duymak demektir. Kısacası, sorumluluk sahibi olmak demektir.

Sorumluluk sahibi olmak çok güzel bir özellik. İyi bir Müslüman, sorumluluklarını bilen kimsedir. Lakin her zaman ve herkeste bu bilinci maalesef göremiyoruz. Gece geç vakit odaların kapılarını çarparak seni uyandıran ve rahatsız eden, barlarda meyhanelerde içip sokaklarda nara atan, arabasını uygunsuz park edip senin aracının oradan nasıl çıkacağını düşünmeyen insanlara ?sorumluluk sahibi? diyemeyiz. Alt kat komşusunun rahatsız olacağını düşünmeden evin içinde çocuğuna top oynatan anne babalara, evine hiçbir gıda maddesi getirmeyip akşam hanımına, ?Bugün de mi pırasa pişirdin, kadın?? diye çıkışanlara ?sorumluluk sahibi? diyebilir miyiz?!

İslam´da dini emirlerle sorumlu tutulan kişilere mükellef denir. Bu mükellefiyet, daha çok Allah´a karşı görevler konusundadır. Ergenlik çağına gelen ve aklı başında olan her Müslüman´ın namaz kılması farzdır. Sağlığı elverişli olanlar, Ramazan ayında oruç tutmakla mükelleftir. Gücü yetenlerin ömründe bir defa haccetmesi gerekir. Bunlar emredilen ibadetlerdendir. Ancak Allah(CC) hiçbir ibadeti emretmemiş olsa bile insanoğlunun, kendisini yaratan, yaşatan, gözeten ve başta sağlık olmak üzere türlü nimetlerle donatan Rabbine dua ve teşekkür etmesi gerekmez mi? Bence bu da bir sorumluluktur.

İslâm´da sorumluluğun en güzel örneğini halifeliği döneminde Hz. Ömer (r.a) vermiştir. Onun sorumluluk anlayışını Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde şöyle dillendirmiştir:

?Kenar-ı Dicle´de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de Adli İlâhî, sorar Ömer´den onu.?

Devlet Başkanı da olsa, vali de olsa, hakimiyet alanı içinde bulunan bölgenin en ücra köşesinde yaşayanların dahi emniyetini düşünmeli ve sağlamalıdır..

İslam dini sorumluluk konusuna gerçekten büyük önem vermiştir. Bu sorumluluklara, ilmihal kitaplarında yer verilmiştir. Hatta okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Temel Dini Bilgiler kitaplarında bile ´Sorumluluk´ ünitesi vardır. Bunlar arasında; Allah´a karşı, Peygamberimize karşı, Anne babamıza karşı, Akrabalarımıza karşı, Komşularımıza karşı ve Topluma karşı Sorumluluklarımız konularına yer verilmiştir. Bu kadarla yetinilmemiş, kişinin ?Kendisine Karşı? ve ?Çevresine Karşı? da sorumluluğu olduğu ifade edilmiştir. Sorumluluk konusunun ders kitaplarında yer bulması ne güzel!

Sorumluluk sahibi insan, medeni insandır. Saydığımız sorumluluk alanlarına duyarlı ve saygılı insan da medenidir. Medenî insanların yaşadığı bir toplumda hayat sürmek insana huzur ve mutluluk verir.

Hayatta hep sorumluluklarını bilen insanlarla karşılaşmanız dileğiyle?