Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


SORUNLAR VE TORUNLAR


Geçenlerde muhterem bir devlet büyüğümüz ´´ biz sorunları torunlara bırakmayız, anında çözeriz,´´ diye veciz bir ifadede bulundu.

Konumum gereği işin siyaset kısmına pek girmeyeceğim.

İfade çok hoşuma gitti.


Duyar duymaz, kendi hayatım, yaşadığım çevre filim şeridi gibi gözümde canlandı. Yaşanılanlar aklıma geldikçe sözün doğruluğuna bir kez daha hak verdim.


Bugün, torunlar, kendilerinden kaynaklanmayan sorunlarla uğraşıyor. Enerjisini ve mesaisini boşa harcıyor. Bu uğurda ömür tüketiyor. Beyhude yere çaba sarf ediyor. Olmadık küskünlüklerle, kırgınlıklarla karşılaşıyor. İşin altından kalkamayınca kendisi de sorunları artırarak yeni torunlara mirası devrediyor.


Ne oluyor? Sorunlar nesilden nesile devrederek katmerleşiyor.


Ben hep derim. Zamanında halledilmemiş iş halledilmemiş demektir. Bir de bir sorunu asıl kim halletmesi gerekiyorsa onun halletmesi gerekir. Ben rahat yaşayayım da benden sonra ne yaparlarsa yapsınlar, demek yeni nesle ihanettir.


Hz. Ömer için anlatırlar: Ölmek üzere olan bir adamın başucunda Kuran okurken adam ruhunu teslim etmiş. Hemen Kuran okumayı bırakarak mumları söndürmüş. ´´ Yanan mumlar ruhunu teslim edinceye kadar bu mevtanındı. Ruhunu teslim ettikten sonra ise varislerinin oldu. Varislerinin rızası olmadan mumların ışığından istifade etmek kul hakkına girer´´ buyurmuş.


Nerede bu hassasiyet, nerede bu adalet?


Adamın dünyasını değiştireli neredeyse yarım asır olmuş, torunlar mahkeme kapılarında sürünüyor. Hak sahipleri dünyanın dört bir tarafına dağılmışlar. Hatta birbirlerini tanımıyorlar. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Bir kısmı büyüklerinin mezarını bile bilmiyor. İstemese de kendinden kaynaklanmayan sorunlarla cebelleşiyor.


Etraftan gaz verenler de işin cabası.


Kara koyunu uzaktan gören içi dolu yağ sanırmış.


Aslını sorarsanız bütün uğraşmalar boşuna.


Kimsenin attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmiyor.


Hepimiz Kemal Sunal´ın ´´Davacı´´ filmini seyretmişizdir.


Büyüklerin çözmesi gereken sorunlar yüzünden küçükler birbiriyle filimde olduğu gibi davalı.


İşin neticesini göremeden terk-i dünya eden çok. İşin çözülmesi anlaşılan mahkeme-i kübraya kaldı.


Bu , hepimizin, bütün toplumun sorunu.


Çare, muhterem devlet büyüğümüzün de dediği gibi sorunları torunlara bırakmamak. Bu , düşünce olarak güzel de , asıl sorun uygulayabilmekte.


Uygulama ne hikmetse insanın nefsine ağır geliyor.


Mal sahibi, mülk sahibi,


Hani bunun ilk sahibi?


Mal da yalan, mülk de yalan,


Var git biraz da sen oyalan.


Yunus Emre´nin bu ´´oyalan ´´ sözünü biz yanlış anlamışız.


Bu oyalanmayı ´´sorunlarla oyalanın´´ şeklinde anlamışız.


Öyle anlamamış olsaydık bunca eften püften sorunlarla oyalanmak zorunda kalır mıydık?


Asıl kahraman, sorunları torunlarına miras bırakmayan kişidir.


Asıl sorun, sorunları torunlara sorun olarak bırakmaktır.


Sağlığında çözebileceği bütün meseleleri çözüp huzur-i kalp ile teslim-i ruh eden muhterem büyüklerimiz çok . Allah onlardan razı olsun.


Burada isim zikretmiyorum ama sohbet esnasında ben onları hep hayırla yad etmişimdir.


Allah sorunları torunlara bırakmayanların sayısını artırsın.


SAĞLICAKLA KALIN.