Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet TÜRKAN


SÖZÜ LAFA KURBAN EYLEMEK (2)

SÖZÜ LAFA KURBAN EYLEMEK (2)


Söz ile ilgili dilimizde oluşmuş birçok deyim ve atasözüne rastlamak mümkündür. Mesela: “Söz anlamak, Söz bir Allah bir, söz etmek, sözünde durmak, sözleşmek, söz açmak, söz vermek, sözlenmek, söz geçirmek, söz dinlemek, söz anlamak, sözün bitiği yer, sözünün eri olmak, söz başı yapmak, söz birliği etmek, söz alıp vermek, söz çıkarmak, söz gelişi (gelimi), sözün yabana atılamaması, söz meclisten dışarı, söze bakmak öze bakmak, söyleyene bakma söyletene bak, arif olana bir söz yeter…” gibi deyimler yanında “Söz gümüşse sükût altındır, Söz, söylenene kadar senin esirindir. Söyledikten sonra sen onun esiri olursun.” gibi atasözleri de vardır. Yine şiirlerde de sözden sık söz edildiğini görürüz.

Mesela:
Yunus Ermem bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıgaya çeken
Bir Molla Kasım gelür
(Yunus Emre)
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bale ede bir söz
(Yunus Emre)
Şeker lebün mi virdi halvet sözine kim
(Ahmet Paşa)… gibi

Edebi sanatların bir adı da söz sanatlarıdır. Söz bizim edebiyatımızda önemlidir. Güzel söz ve güzel sözlü insanlar hep baş tacı yapılmıştır. Güzel söz iftihar vesilesi yapılmıştır. Allah ilk insanı yarattığı zaman “ona sözü(konuşmayı, eşyaların ismini) öğretti diye geçer İslâmî kaynaklarda. Buradan da ilk sözün Allah`a ait olduğu anlaşılır. Yani “Kelamullah”dır. Dolayısıyla anlamın, sözün kutsallığı da vardır. İncil`de de söz, ” Başlangıçta söz vardı” diye başlar. Eski edebiyatta şairler “söz”lerinin gücü ile övünmüşler bir birleri ile söz yarışı yapmışlardır.

Söz için kullanılan ifadelerden biri de “lâtif”tir. Sevgilinin sözü âşıklara bahşedilen bir âb-ı hayattır. Onun yani sevgilin konuşması âşıkların kalbinin hayat kaynağıdır.
Söz bizim için kıymetlidir. Söz namustur. Bize güzeli iyiyi, ahlakı, edebi öğreten, aşkın en onulmaz yokuşlarında su verin söz alıp başını uzaklara gitmiş sanki. Çünkü artık sözün yerini laf almış. her yerde bir lakırdı var, laf ı güzaf var ama söz yok.

Eskiler söze büyük değer verirdi. Söz, hayattı, sanattı, kültürdü. Herkes sözünün eriydi. Söz diyar diyar dolaşır ve bir deste gül olarak aramızda durur, bize yaranlık ederdi. Söz aynı zamanda aynı zamanda karakterin ve kişiliğin de göstergesiydi. İyi insanlar için “Sözü dinlenir” denilirdi.

Acaba toplumumuzda sözü dinlenir insan kalmadığı için mi nedir “söz” yerini “laf”a terk etmiş, küserek bir kenara çekilmiş. Bir biriyle konuşup anlaşanların yerine, sözünü bilenlerin yerine laf ü güzaf eyleyen lâkırtılar serdeden insanlar türemiş toplumda. O yüzden kavgalar, gürültüler, kısır çekişmeler almış başını gidiyor. Lafla peynir gemisi yürütür olmuş insanlarımız.

Gücümün yettiğince söz ile laf arasındaki ifade ve anlam farklarını anlatmaya çalıştım. Hangisinin konuşmalarımızda, anlaşmalarımızda, sözleşmelerimizde, dost sohbetlerinde kullanılması gerektiğine varın siz karar verin.
Sözün özü, sözüne sadık, özü sözü bir insanların olduğu bir nesil ve dilinin güzelliğini gönlüne yerleştirmiş söz ustalarının toplumuzda çoğalması, söz yerine lakırdı yapanların söz söyleyenler olarak sayılmadığı bir toplum dileği ile ve sözünü namus bilen, onu atılan bir ok bilerek bir daha geri gelmeyeceğini bilerek yerinde kullanan nesiller dileyerek sözüme nihayet veriyorum.

Kaynaklar:
TDE Ansiklopedisi 6. ve 8. Cilt
Söz- Mehmet Törenek, İ.Edebiyat Dergisi 3. Sayı 1990
Kamus-u Türkî- Şemsettin Sami
Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat-
Ferit DEVELİOĞLU