Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


STK´lar


Hz. Muhammed(SAS)´in hayatını anlatan eserler, ?Hılf´ul Fudul? isimli bir oluşumdan söz ederler. Şimdilerde buna Türkçe ifadesiyle ?Erdemliler Topluluğu? diyorlar. Oluşumun nasıl ifade edildiğinden ziyade işlevi önemli. Bu topluluk, İslâmiyet öncesinde Mekke´de haksızlıkları ve yolsuzlukları önlemek ve adaleti hakim kılmak amacıyla, dürüstlüğü seven insanlar tarafından kurulmuştu. Peygamberimiz, peygamberlikle şereflendikten sonra bile, bu oluşumun önemini belirtmek için, ?Bugün dahi olsa o toplulukta yer alırdım? demiştir.


Acaba ´Hılf´ul Fudul´, o günün bir STK (Sivil Toplum Kuruluşu) muydu?

Günümüzde STK´ların varlığı toplum için bir güvencedir. Bazen resmi yollarla halledilemeyen meseleler, STK´lar tarafından çözülmektedir.


Kent Konseyini bir STK sayarak yazıma devam edeceğim. Gazetemizin 20 Ocak 2016 tarihli sayısında ?Kent Konseyi Trafik Sorununun Peşinde? başlıklı bir haber görünce sevindim. Resmi kurumların halledemediği şehir içi trafik sorununu demek çözecekler, diye düşündüm.


Özellikle ilçenin haftası olarak bilinen Pazartesi ve Cuma günleri bazı caddelerde araç kullanmak hayli zorlaşıyor. Bu zorluk, araçların teknik yetersizliğinden, lastiklerinin aşınmasından(!) kaynaklanmıyor. Bazı sürücülerin anlayış eksikliğinden ileri geliyor. Yoksa hiçbir araç kendi kendine gidip yolu kapatmaz. Yolun bir kenarı boyunca park etmiş araçların yol tarafında durmaz. Hiçbir otomobil kendiliğinden yürüyüp de araçların çıkışını engelleyecek şekilde park etmez! Bu bakımdan, trafiği engelleyenler araçlar değil, araçların sürücüleridir.


Üzerinde üniforma bulunmayan, resmi şapkası olmayan bu STK üyeleri, bir pazartesi günü görev alsalar. Hatalı davranışlarıyla yolu tıkayan, trafiği aksatan sürücüleri uyarsalar, resmi görevlilerden daha etkili olurlar mı acaba?
Gazetemizin bir hafta sonraki sayısında da Kent Konseyi´nin çalışmalarına dair bir haber yayınlandı: ?Kent Konseyi, Gençlik Meclisini kuruyor.?


Ne güzel! Demek ilçemizin daha güzel, daha yaşanabilir bir şehir olması için sadece resmi kurumlar değil, artık vatandaşlar da sorumluluk alacak.


Yazımın girişinde hafta günlerindeki trafik tıkanıklığına çare bulunamadığından söz etmiştim. Ancak gazetemizin 27 Ocak tarihli sayısında belediyenin bu konuda çalışma yaptığına dair bir haber gördüm: ?Kaldırım işgali ve hatalı parka ceza!?
Demek bir şeyler yapılıyormuş. Denetimlere Terme Belediyesi´nin yanı sıra Samsun Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri de katılmış. Büyükşehir Belediyesi´nin işin içinde olması, uygulamayı daha etkili kılmış olmalı. Böylece Büyükşehir´in varlığından da haberdar olmuş olduk.


Denetimler sırasında kaldırım işgali engellenmiş. Hatalı park yapan araçlara ceza uygulanmış. Haberde, bazı esnaf tarafından cadde ve sokak işgalinin önlendiğine dair de bir cümle aradım ama göremedim. Üstelik fotoğrafların birinde denetim yapanların hemen yanında caddede bir saksı görülüyordu. Beni asıl rahatsız eden de bu: Cadde ve sokakların sandık, kasa, tabela, çiçek saksısı vb şeylerle işgali?


Bu konuda şehirlerin çoğunda orman kanunları(!) geçerli. Herkes kafasına göre bir kural koymuş:


-Burası benim dükkânımın önü. Buraya araç bırakılamaz!


-İyi de burada park yasağı yok.


-Olsun. Yasağı ben koydum!..


Bence bu da çözülmesi gereken bir sorun. Kaldırıma bir sehpa koysanız, bir sandalye atsanız, ben yaya olarak kenarından geçerim, etrafından dolanırım. Caddeler tabelalarla, sandıklarla işgal edilmişse araçlar ne yapacak?
Cadde işgalleri ayrıca trafiğin tıkanmasına da sebep olmaktadır. Bu konuda tek başına ´uyarı´yı yetersiz görüyorum. Cadde işgallerini normal sananların, bir eğitim seminerine tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Pazaralçağı´ndaki eski pazar yerine SASKİ hizmet binası yapılmasını doğru bulmadığım konusuna değinmeye yerim kalmadı.


İyi haftalar.