Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Su Hakkı

Su Hakkı


“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” diyorlar. Acaba ne kadar suyun hatırı vardır? Miktarı ne olursa olsun, size sunulan suyun da elbette hatırı olur.

2000 yılı Ağustos ayında Terme’ye hayli yağmur düştü. Oluşan sel, su kanallarını ve Terme ırmağını kabarttı. Pek çok yerde tahribat yaptı. Bu arada, kanalizasyon sularının şehir içme suyuna karıştığı bildirilerek belediye hoparlöründen, şehir şebeke suyunun içmede ve yemek yapımında kullanılmaması uyarısı yapıldı. Bunun üzerine vatandaşlar,  bakkallardaki şişe suyu ve damacana sularına yöneldi.

Arabası olanlar başka bir çözüm buldular. Köylere giderek 5-10 litrelik plastik şişelerle su taşımaya başladılar. Bu yöntem bize de mantıklı geldi. İyi de nereye gidecektik, sağlıklı su neredeydi? Bazı komşular sularını Kocaman’dan aldıklarını söylüyorlardı. Biz de Kocaman’ın yolunu tuttuk.

Suyumuzu kasaba merkezindeki çeşmeden alıyorduk. Birer ay aralıkla buradan üç defa su aldık. Ya bu suyu yeterince uygun bulmadık ya da daha iyisinin bulunduğu söylenilen Evci’ye yöneldik. İki yıl süreyle suyumuzu Evci’den taşıdık. Çamlıca Köyü yolu üzerindeki çeşmeden, Cevizler’in mahallesinden alıyorduk suyumuzu.

Konu Evci’ye gelmişken, su alımıyla ilgili bir hatıramı anlatmak istiyorum.

Suyu plastik şişelere doldururken küçük bir yardıma ihtiyacınız olur. Bir seferinde eşimin işi vardı ve bana refakat edemeyecekti. Okula giderken şişeleri arabaya yerleştirdim. Eve dönmeden Evci’ye gidecektim. O zamanlar Anafartalar İlköğretim Okulu binasında öğretim yapıyorduk.

Evci’de oturan bir kız öğrencime, “Şişeleri doldururken bana yardım eder misin?” dedim. “Hocam ben gelemem, benim işim var” dedi. Olabilir, gayet normaldir. Bunun üzerine aynı teklifi Murat’a yaptım. Murat, servisle gidiyordu ve ben onu Evci’de bıraktıktan sonra, evine ulaşmak için 2-3 dakika yürümesi gerekiyordu. Bu yüzden, “Senden önce Selma’ya söyledim ama onun işi varmış” dedim. Murat, “Onun zaten hep bir işi olur” dedi. Bu sözün altında başka manalar olduğunu sezdim ama Murat’tan açıklama istemedim.

Bu arada Kocaman’da daha güzel bir su olduğu söyleniyordu. Bunun üzerine tekrar Kocaman’ın yolunu tuttuk. Tarif edilen yere gittik. Muhtarın evi, Dere Mahallesi yolunda köprüden 100 metre kadar ileride, yolun solundaydı.

Bahçe kapısından avluya girdim. Evin kapısına kadar gidip, evden çıkan kadından su almak için izin istedim. Tereddüt etmeden “olur” dedi. Meğer burası, benim İlçe Milli Eğitim günlerimin muhtarı Mehmet Özkan’ın evi değil miymiş? Mehmet abi mücadeleci bir yapıya sahipti. Köybucağı Köyü Muhtarı Necati Bülbül ile ikisi, köylerinin işi için resmi kurumlara sıkça uğrayan muhtarlardı. Kadınlar su almamıza izin vermişlerdi ama şimdi onu su aldığımız evin kapısında görünce daha da rahatlamıştım.

Tam altı sene Kocaman’dan Mehmet abinin kapısından su aldım. Ağustos 2008’deki gidişimizde Mehmet abi, “Geçenlerde yağan yağmur, suyumuzun kaynağına da karıştı. Bazı yerlerde borular parçalandı. Henüz tamiratı yapamadık” dedi. O zaman, bizi yönlendirdiği Dere Mahallesi yolunda mezarlığın yanındaki çeşmeden suyumuzu alıp döndük.

Sonra tekrar Evci yollarına düştük. Bu arada Çamlıca Köyü ve Hüseyinmescit Köylerinden de su taşıdıktan sonra Eylül 2017’de bir kere daha Kocaman’a döndük. Mehmet abinin yolun altına yaptırdığı çeşmeden su almaya başladık. Nihayet Haziran 2020’de evimize su arıtıcı cihaz aldıktan sonra su taşıma meşgalemiz de ortadan kalktı.

Duydum ki iki hafta önce Mehmet abi ebedi aleme göçmüş. Bilmiyordum. ‘Yaprak Dökümü’ başlıklı yazıma, “Yaprak Dökümü devam ediyor” diyen Selim Eroğlu’nun paylaşımından öğrendim.

Mehmet abi, muhtar olarak bende olumlu intibalar bırakmıştı. Onu hep köyünün sorunları ile ilgilenir ve çözüm ararken görürdüm. Kapısından su almaya başladıktan sonra bir hukukumuz daha oldu. Kısa ve güzel sohbetler yapıyorduk. On yıl kadar önce hayat arkadaşını kaybetmişti. Bu ayrılığın onu sarstığını yüzünden anlayabiliyorduk. Vade bu kadarmış. O da eşine kavuştu.

Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Hakkını helâl et Mehmet abi.