Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


SU ÜZERİNE

SU ÜZERİNE


Su, hayatın `olmazsa olmaz`larındandır.
Hava gibi, güneş gibi, ekmek gibi…

Su, bütün canlılar için vazgeçilmez bir maddedir. Bedenimizin % 70`i sudur. Denizanası gibi bazı canlılarda bu oran % 98`e kadar çıkar.
Büyüklerimiz bize birinin elinden su içtiğimizde şunları yapmamızı öğütlerdi: “Su ikram edildiğinde içilir. Allah`a hamd edilir. Suyu verene, `Su gibi azîz ol` denir.”
Ne demektir, “Su gibi azîz olmak”?

Mütevazi olmaktır, değerli olmaktır, haddini bilmektir.
Allah`ın güzel isimlerinden biri de Azîz`dir. Allah izzet sahibidir ve Yüceler Yücesidir. İzzet ise değer demektir, şeref demektir, yüksek mertebe demektir.

Su hem değerlidir hem de bulunduğu yere değer katar. Nerede su varsa orada hayat vardır, bereket vardır, temizlik vardır.
Su, mütevazi yani alçakgönüllüdür. Gökten indirilmiş olmakla birlikte yerin en aşağı kısmında durur. Hatta toprağın altına iner. Toprağa karışır ama kaybolmaz; topraktaki her şeye can katar.

Hiçbir yan etkisi olmayan tek içecek sudur. Coca Cola, Pepsi gibi içeceklerin her gün sayısız zararlarından söz ediliyor. Bazılarına ayran dokunuyor, bazılarının midesini süt bozuyor. Ama kimse suya tek lâf edemiyor.
Suyun rengi yoktur. O, konulduğu kabın rengini alır. Beyaz çinko tasa koyarsanız beyazlığı, saflığı ve temizliği görürsünüz.

Su temizliktir. Su olmadan temizlik olmaz. En basitinden elinize ister çamur, ister yağ, isterse meyve suyu bulaşmış olsun. Onu sudan başka bir madde ile çıkaramazsınız. Elinizi kâğıt mendile silin, kuru bezle silin, rahat edemez o yapışkanlığı hissedersiniz. Sakın “Ben ıslak mendille sildim, bir rahatsızlık duymadım” demeyiniz. Islak mendilde de su vardır.

Su bazen isim olur, bazen soyisim: Cansu, Aysu, Göksu, Ali İhsan SU, Şükrü AKSU, A. Tevfik PAKSU, Faik SUOĞLU…
Bazen bir yere isim olur; Arısu, Durusu, Karasu, Sugözü, Sulusaray…

Romanlara, filmlere isim olur; Su Gelince, Suya Hasret Gözler, Susuz Yaz…
Şarkılara, türkülere isim olur:

*Su gelir güldür güldür, Gel de yar beni güldür.
*Suya kanacak kadar, Yağdır Mevlâm su,

*Suya gider allı gelin has gelin…
*Salına salına da suya gidersin…

Suyun kaynağı yağmurdur. Yağmur kış mevsiminde bazen kar olarak yağar. Geçtiğimiz hafta içinde bütün yurt kar yağışının etkisi altında kaldı. Özellikle büyük şehirlerimizde kar kalınlığı 3-5 santime ulaşınca gazetelerde felâket edebiyatı başladı:
*Nereden geldin beyaz kâbus!

*İpek Yolu`nda beyaz kâbus.
*Kar hayatı felç etti.

*Kar, beyaz felâkete dönüştü.
Temizlik ve bereket sembolü olan kardan; kâbus, felâket, canavar diye söz etmek yakışık alıyor mu? İnsafa vicdana sığıyor mu? Hele de imana uyuyor mu? Bizler, “Hayrihi ve şerrihi minellahi Tealâ” demedik mi? “Ey Rabbim! Hayır da senden, şer de senden. Sen her şeyin en iyisini bilirsin” diye inanmadık mı?

Kaldı ki karın bizatihi kendisinde bir şer, bir kötülük yoktur. Sen tedbirini almazsan, yoldaki ufak bir taş bile senin için felâket sebebi olabilir.
Su hayatın gereğidir. Kar yağışı da hayatın bir gerçeğidir.

Su gibi azîz olun.