Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Suç ve Ceza


Terme Halk Kütüphanesi´nden aldığım Dostoyevski´nin dünyaca ünlü ´Suç ve Ceza´ isimli romanını geçen ay okudum. Eseri, övüldüğü kadar değerli bulmadım. Romanı beğenenler alınmasın, dünya klâsikleri arasında yer alan bir eseri benim beğenmemiş olmam onun değerini düşürmez!
Neden beğenmediğimi anlatacağım ama önce olumlu yönlerini yazayım ki gelecek tepkileri biraz olsun hafifletmiş olayım.
Eserin kurgusuna sözüm yok. Olaylar bir birine iyi bağlanmış. Birkaç bölüm hariç, bu haliyle sıkılmadan okuyabiliyorsun.
Öyleyse romanın neyini beğenmedim?
Öncelikle içeriğini beğenmedim. Bir cinayet suçlusuna gösterilen hoşgörülü davranışı yadırgadım.
58. sayfanın ilk paragrafındaki ?Herkes yanlış yapıyor, herkes günah işliyor. Yardım etmek için ben niye kendimi zorlayayım. Nasıl olsa boşa gidecek? ifadeleri, toplum için tehlikeli bir anlayıştır. Okuyucuyu yanlış düşünmeye sevk eder. İnsanlardaki yardım etme duygusunu öldürür.
Romanın kahramanlarından birisi yanlış düşünebilir. Bu normaldir. Ancak gelen bölümlerde bu anlayışın veya davranışın hatalı olduğu işlenir. Doğrusu gösterilir, ya da dürüstlük örneği verilir. Lâkin kitapta böyle bir düzeltme yok.
Romanın kahramanı Raskolnikov iki cinayet işliyor. Biri yaşlı, masum iki kadını sırf mücevherleri için öldürüyor (88-91). Sonraki günlerde yolun kenarında çaresiz bir görüntü içinde otururken, yoldan geçen bir kadın acıyıp ona para veriyor. O da gidip parayı nehre atıyor(125). Bir başka gün kendisine yardım etmek isteyen en iyi arkadaşı Razumihin´i tersliyor, adamı evinden kovuyor, arkadaşının kalbini kıracak şeyler söylüyor. Hatta uzak bir şehirden kendisini görmeye gelen annesini ve kız kardeşini evinden kovuyor(220-221).
Adam hem cani hem dengesiz. Böyle olumsuz kişilikli bir adamı, roman kahramanı yapmanın anlamını çözemedim!
Kaldığı evin kirasını ödemiyor. Ev sahibi kadın onu polise şikayet ediyor. Çağrı üzerine karakola gidiyor. Fakat o, cinayet için çağrıldığını sanıyor. Cinayet için aranmadığını anlayınca rahatlıyor. Bu sefer de hiç gereği yokken polis şefi Zametov´la, rehinci kadın cinayeti üzerine sohbete başlıyor. Çalınan para için, ?Ben olsam parayı bankada şöyle bozdururdum. Mücevherleri, kimsenin görmediği yerde bir taşın altına saklardım?? diyor. Para bozdurmamış ama mücevherleri, tıpkı polise anlattığı gibi bir taşın altına saklamış.
Bunları, kendisinden şüphelenilmesini önlemek için, çok rahat olduğunu polise hissettirmek için yaptığı söylenebilir. Fakat iki cinayet işlemiş bir katil için karakolda çok fazla bir rahatlık değil mi? Ne olursa olsun insan bu durumda etkilenir. Yüzü kızarır yahut elleri titrer.
Buna benzer normal dışı başka bölümler ve konular da var. Bu bakımdan konu bana biraz masalımsı geldi. Acaba ´Suç ve Ceza, masalımsı bir romandır´ desek yanlış olur mu?
Romanın sonuna geldik hâlâ katili eleştiren, yaptığının yanlış olduğunu belirten bir ifade yok. Raskolnikov da pişmanlık duymuyor, özür bile dilemiyor. Hatta yaptığını savunuyor:
?Suç mu? Ne suçu? Kimseye faydası olmayan pis bir böceği öldürmek mi suç? Onu öldürmek, insanın kırk günahını affettirir? (564). ?Yaptığımın bir suç, bir cinayet olduğunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğim.? (565)
İnsanlık adına tehlikeli bir anlayış. Bunu, rastgele birisi değil, romanın kahramanı söylüyor. Böyle yanlış ve tehlikeli fikirlerin sahibi, hiç roman kahramanı yapılır mı? Kitabı okuyanlar, roman kahramanını örnek alarak, bu fikrin doğru olduğunu sanarak suç işleyebilirler. Böyle bir kitap, nasıl dünya klâsikleri arasında sayılmış, anlamış değilim.
?Benim teorim, dünya kurulalı beri tasarlanan teorilerden hangi bakımdan daha saçma? İnsan bir şeyi inceler ya da yargılarken, her türlü kaidelerden, ahlâk kurallarından uzak olarak düşünmesi gerekir.? (588)
Bu da tehlikeli bir anlayış. ´Bu düşünceler kesinlikle ahlâkî değil´ demeye bile gerek yok. Zaten bu ifadesi ile ahlâk kurallarına uymanın yanlış olduğunu yazarın kendisi söylüyor ya da romanın kahramanına söyletiyor.
Sırf kurgu tekniği iyi diye, insanları basit gerekçelerle cinayet işlemeye yönlendiren ve ahlâk kurallarını dışlayan bir esere ben ´başyapıt´ diyemem.