Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Nazmi KILIÇ


SUSUZ EV-1

SUSUZ EV-1


    İstanbul sürekli bir su problemi içerisindedir. Bu problemin çaresi asırlar önce kanuni zamanında, Mimar Sinan'ın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinan'la bulunmuştur. 
İstanbul'un o günkü nüfusu çoğalınca Kanuni Sultan Süleyman, huzura Sinan'ı çağırır. Der ki:
“Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için bir şeyler düşünmez misiniz?” Mimarbaşı der ki:
“Sultanım siz müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım. Dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm.”
Sinan Ağa atına biner, yanına yardımcılarını da alır. Çekmece'den başlayarak kıyıları dolaşır. Beşiktaş'a kadar İstanbul'un kıyılarında, dereleri, akan suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a gelir diye bunun hesabını yapar ve kanuninin huzuruna çıkar. Sultan sorar:
“Mimarbaşı, İstanbul'a su getirmek mümkün müdür?” Mimarbaşının cevabı:
“Belki sultanım mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var”
“Nedir o mimarbaşı?”
“Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancak İstanbul'a su gelebilir.” Kanuni'nin cevabı şu olur:
“Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye bile razıyım.”
Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kâğıthane civarında belli yerlerde toplar. Oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur ve kırk çeşme suları akmaya başlar.
O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir. O gün çok pahallıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul'da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyuyorlar.
Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni bir ferman çıkartır ve der ki:
“ İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su almayacaktır.”
Bu umumi kaidenin bir istisnasını koyar Kanuni. O da özel olarak Sinan'a iletilir.
“Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda Kırk Çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin.” 
Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Sinan'ın evine özel olarak yol yapılarak su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur.
Mimar Sinan Şehzade Paşa Camiini, Süleymaniye Camiini, Edirne'deki Selimiye Camiini ve yüzlerce mimari eser yaptıktan sonra yaşlanır.
Devir hep öyle geçememiştir. İtibarın yüksekte olduğu devirde, kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşler. Kanuni vefat etmiş, yerine başka padişahlar geçmiştir.
Sinan 99 yaşında! Çevresindeki dostları göçtüğü içinde kendisi İstanbul'da adeta yapayalnız kalmış, artık yeni bir nesil yetişmiştir. (Devamı Gelecek Haftaya)