Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


SUYA HÜKMEDEN ÜLKE: HOLLANDA

SUYA HÜKMEDEN ÜLKE: HOLLANDA


Hollanda, bizim Konya kadar bir yer. Fazla bir toprağı yok.
Biz Hollanda diyoruz, onlar Neorland diyorlar. Kelime itibariyle, çukur yer, alçak ülke demekmiş. Bu çukurluk ve alçaklık mecazi değil, hakiki. Deniz seviyesinden düşük olduğu için böyle adlandırmışlar.

Hollanda, topraklarının çoğunu denizden kazanmış. Arkadaşlar beni deniz kenarına götürdüler. Yapılan setleri gösterdiler.
Hollandalılar koca okyanusun kenarına boydan boya devasa setler yapmışlar. Bildiğimiz beton setler değil. Elli metre genişliğinde ve otuz- kırk metre yüksekliğinde toprak yığmışlar. Üzerine asfalt yol yapmışlar. Deniz tarafına meyilli beton dökmüşler, taş döşemişler ve ziftlemişler. Koca okyanusun dev dalgaları bu setlere çarpıp çarpıp geri dönüyor.
Setlerin üstüne çıkıp hem uçsuz bucaksız okyanusa , hem de Hollanda`ya baktım.

Hangisinin daha yüksek olduğu hususunda kesin bir karara varamadım. Bana aynı seviyedeler-miş gibi geldi. Şu kesin, setler olmasa Hollanda`nın büyük bir bölümü sular altında kalır ve yaşanmaz olur.
Peki, suyun akarı nasıl sağlanıyor? Belki şaşıracaksınız ama Hollanda`da sular akmıyor. Sular sabit duruyor. O zaman burası bataklık olmaz mı diye bir soru akla gelebilir. Hollandalılar buna da çözüm bulmuşlar. Hollanda bir kanallar ülkesi.

Hollanda, baştan başa büyüklü küçüklü kanallarla dolu. Her yerde kanal var. Kanal dediğin bizim bildiğimiz Karaboğaz Kanalı gibi değil. İçinde dev yük gemilerinin yüzebildiği olanları bile var. Sadece gemiler mi? Kanalına göre kazların, ördeklerin ve bilumum yaban hayvanlarının yüzdüğü yerler de var. Kanalların kenarlarında ve hemen içinde yüzen evler ve iş yerleri arz-ı endam ediyor. Beşik gibi sallanan evlerde insanlar yaşıyor. Yüzer evlerde yaşamak lükse giriyormuş.

Bu kanallar ne zaman açılmış, kesin bir bilgiye ulaşamadım. Bir kanalın kenarında iki kişinin kucaklayamayacağı dev ağaçlar vardı. Demek ki bazı kanalların açılması bir hayli zaman olmuş.
Benim gittiğimde mevsim kıştı.

Suyun akarı olmadığından kanalların seviyesi hep aynı kalıyormuş.
Buralarda gel-git hadisesi çok oluyormuş. Zaman zaman deniz yaklaşık bin metre geri çekiliyor ve bir zaman sonra da eski yerine geri dönüyormuş. Bunun için bazı kanalların denize açılan ağzına dev kapaklar yapmışlar. Denizin gel-git durumuna göre kapaklar otomatik olarak açılıp kapanıyormuş. Kapaklardan bazılarını gördüm. Bildiğimiz tencere kapağı değil, deniz kapağı. Atalarımız imkansızlığı ifade etmek için ` denize kapak, göğe direk olmaz ` demişler ama

Hollandalılar imkansızı başarmış.
Bütün tedbirlere rağmen bir gün Hollanda`yı deniz basar korkusu hala devam ediyor. Belli aralıklarla tedbirli olmak için zaman zaman alarm çalıyormuş. Ben oradayken de alarm çaldı. İtfaiye sesi sandım. Bana `alarmı duydun mu` dediler.

Duydum ama neyin nesiydi anlayamadım dedim. Alarm esnasında tek yapılması gereken, ikinci katlara çıkmakmış. Gerisi deniz çekilsin diye dua edip beklemek. Ellili yıllarda böyle bir felaket olmuş. Hala unutamamışlar. Tedbirli davranmaları bu yüzdenmiş.

Bütün bu coğrafi ve tabii şartlardan dolayı Hollandalılar, suyun dilinden en iyi anlayan insanlar olmuşlar. Su ile adeta iki dost olmuşlar. Hollanda için ` SUYA HÜKMEDEN ÜLKE` diyorlar.
Dünyanın neresinde su ile ilgili bir felaket olsa hemen `bizi kurtar ` diye Hollandalılar`ı çağırıyorlarmış. Kendileri böyle anılmaktan ve tanınmaktan büyük gurur duyuyorlar.

Haksız da sayılmazlar.
Denizin üstünde yüzen şehir olur mu?

Gezerken deniz beni yutacak diye ödüm koptu. Onlarınsa hayat tarzı bu.
Devam edecek.