Taceddin Dergâhı

Çözüm Koleji´nden sonraki durağımız Taceddin Dergahı idi.

Taceddin Dergahı, Altındağ İlçesi Mehmet Akif Ersoy Sokak´ta bulunuyor. Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü içinde yer alıyormuş.

Bu dergâh, M. Akif Ersoy´un İstiklâl Marşı´nı yazdığı yerdir.

Akif, Kurtuluş Savaşı yıllarında Milli Mücadele´ye katılmak için Ankara´ya gelir. O günün şartlarında ev bulmak çok zor olduğundan dergâhın şeyhi ikamet etmesi için evi Akif´e tahsisi eder. Burası; Akif in dostlarını ağırladığı, ülke sorunlarının, sanatın ve
Milli Mücadele ile ilgili konuların konuşulduğu bağımsızlık mücadelesinin odak noktalarından biridir. Ev, sonraki yıllarda onarılıp müze haline getirilerek 1984 yılında ziyarete açılmıştır. İşte biz bu gezimizde Akif´in milletine adadığı marşın, İstiklâl Marşı´nın yazıldığı yeri ziyaret ettik.

Söylendiğine göre Akif, meşhur Bülbül şiirini de burada yazmıştır.

Peki, Taceddin Dergâhı nedir, hangi oluşumun aittir?

Şimdiye kadar bu konuyu hiç düşünmedim. Mevlevilik denildiğinde Mevlâna´ya nispet edilen tasavvufi oluşum aklımıza geliyor. ´Taceddin Dergâhı´ adı geçtiğinde, ?Mehmet Akif´in İstiklal Marşı´nı yazdığı yer? dedik ve geçtik. Hangi tarikata, hangi tasavvufi oluşuma aittir düşünmedik.

Geziden sonra yaptığım araştırma sonucunda öğrendim ki, Taceddin Dergâhı ilk olarak Hacı Bayram-ı Veli´nin kurduğu Bayramiye tarikatının bir kolu olan Celvetiler için Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Adını, bahçesinde kabri bulunan
Taceddin Sultan´dan alır. Dergâhın bulunduğu sokak sonradan Mehmet Akif Sokağı adını almıştır.

Taceddin Dergâhı iki katlı ahşap bir bina. 2-3 odası var. Odalardan birinde bir yatak bulunuyor. İhtimal ki Akif burada istirahat ediyordu. Dergâhın bahçesinde bir de küçük cami var. Öğle namazını burada kıldık. Caminin kıble yönü mezarlık. 2009 yılında bir helikopter kazasında ölen BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu´nun kabri de burada bulunuyor. Onun ve diğer merhum ve merhumelerin ruhuna Fatiha okuduk.

Sonraki hedef Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Yolumuz üzerinde MHP eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş´in kabri varmış. Beştepe´de Atatürk Orman Çiftliği arazisinde, yola 30-40 metre mesafede. Onu da ziyaret ettik ve ruhuna Fatiha okuduk. Bu sırada bir arkadaşımız, ?Benim gezip göreceğim yerler bu kadar? deyip sessizce gruptan ayrılmış. Bunu sonradan öğrendik.

Ankara´ya kaç defa gittim, hatırlayamam. Şimdiye kadar Taceddin Dergâhı´na da A. Türkeş´in mezarına da gitmemiştim. Ankara´ya gittiğinizde gezdiğiniz yerler bellidir; Ulus, Gençlik Parkı, Sıhhiye, Kızılay, Bakanlıklar, TBMM? Bir de işinizin olduğu yeri gezer, kaldığınız semti tanırsınız. Tarihi yerleri gezmek için özel plânınız ve niyetinizin olması gerekir.

Beştepe´deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi´ne de ilk defa geliyorum. Zaten hizmete açılalı kaç sene oldu ki? İçeri girerken elektronik kontrolden geçiyoruz. İdare binalarını gezmemize izin verilmiyor. Bunun için önceden izin almak gerekiyormuş. Ancak camiye girebiliyoruz. Adı cami ise zaten herkese açık demektir. Gerçekten güzel bir cami. Cumhurbaşkanlığı Camisi olacak da güzel olmayacak mı? Duvarlar, avizeler, sütunlar bile rengârenk süslenmiş. Buraya geldiğimizi ispat etmek zorunda kalabiliriz!
Bu yüzden camide fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyoruz.

Külliyeden ayrılırken saat 14.30 olmuştu ama hâlâ öğle yemeği yememiştik. Yöneticilerimiz öğle yemeğini Gerede´de yiyeceğimizi ve oraya kadar sabretmemizi söylediler. Biz de yanımızda getirdiğimiz pasta, bisküvi, poğaçalarla açlığımızı bastırmaya çalıştık. Şunun şurasında Gerede´ye ne kalmıştı ki?..

Gezi plânına göre Ankara´da gezilmesi düşünülen birkaç yer vardı. Meselâ Anıtkabir, meselâ Ankara Kalesi? Ancak vakit ilerlemişti ve Ankara´ya ayrılan süre dolmak üzereydi. Çünkü saat 21.00 civarında İstanbul´a otelimize ulaşmamız gerekiyordu. Bu yüzden başka bir yere uğramadan Gerede´ye doğru yola çıktık.