Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


TAHTA BUZDOLABI

TAHTA BUZDOLABI


Akkuş’ta unutamayacağım şeylerden biridir, tahta buzdolabı…

Ünye’den Akkuş’a atanmıştık. Ben Müdür Yardımcısı, arkadaşım da Müdür Baş Muavini olarak görev yapacaktık.

Göreve atanma tarihi 2011 yılının ekim ayıydı. Arkadaşım raporlu olduğu için 15 gün sonra göreve başladı.

Aradan 15 gün geçti. Müdür Baş Muavini olan İsmail Mazlumoğlu ile aynı lojmanda kalacaktık. İkimiz de evliydik ama ailece taşınmayacaktık. Sadece boş bir lojman vardı ve mevsim kışa giriyordu.

Akkuş’ta iki mevsim var denir. Biri Kış, diğeri karakış. Belki bu işin latifesi ama kışı sert geçen Anadolu topraklarından biriydi Akkuş.

İsmail Beyle cuma günleri Ünye’ye döner, pazartesi sabahı tekrar Akkuş’a gelirdik. Bizi getiren taşıt Akkuş’ta görev yapan öğretmenleri getirip götürüyordu. Bizim dışımızdakiler her gün gelip gidiyordu. Biz bir hafta boyu okulun lojmanında kalıyorduk.

Görevli olduğumuz okul bir yatılı bölge okuluydu. Şehrin çok uzağındaydı. Her an alış veriş şansımız yoktu. Şehir merkezine yaklaşık 3,5 kilometre mesafe vardı. Kar, kasım ortalarında yağar, nisan ayına kadar kalırdı. Okulun bulunduğu yerde hiç hane yoktu. Okul bitince lojmanda kalan öğretmenler hariç okulu terk ediyor, bizler tenha bir yerde bir başımıza kalırdık. Geceleri yazın bile soğuk oluyordu.

İsmail Beyle her pazartesi yanımızda yiyecek getiriyorduk. Ancak bunu muhafaza etmek için buzdolabımız yoktu. Okulda kullanılmayan sağlam bir buzdolabı vardı. Getirdiğimiz yiyecekleri oraya koymak istedik. Durumu okul müdürüne anlattık. Ancak mevzuat buna müsait değilmiş. Devletin eşyasını şahsi işlerimizde kullanamazdık. Kural kuraldı.

İsmail Beyle eski bir tahta dolap bulduk. Kapaklıydı. Onu balkona koyduk. Zaten normal ev buzdolapları artı dört dereceye ayarlıydı. Akkuşta gündüzler beş dereceyi geçmez, gece de eksi 15-20 dereceleri görürdü. Bu da demekti ki dışarının sıcaklığı buzdolabından daha düşüktü.

Nisan ayına kadar öylece idare ettik. Hatta tahta buzdolabımızda bazı yiyecekler donuyordu bile. Kedi köpek açmasın diye kapağı sıkıca kapatıyorduk.

Bir fenci olarak ben, tahtadan bir buzdolabı yapacağımızı tahmin edemezdim. Mevzuat gereği de olsa bir öğretmenin orada görev yapmak için getirdiği birkaç lokmalık bir şeyi dolaba konulmamasını “vicdanen ve aklen” yadırgadık.

İşin içine mevzuat girince dolabın harcayacağı elektrik ücretlerin ödemek istememize rağmen, mevzuata takılmak bize tahtadan buzdolabı yaptırdı.

Şimdi emekli oldum. Okul yerinde duruyor. Tahta buzdolabı zaten eskiydi. Yerimize gelenler şayet aile ise tam teşkilatlı gelmiştir. Yok, bekâr ise nasıl bir dolabı var bilmiyorum.

Mevzuata uymak lazım! Değil mi efendim? İnsanı kâşif yaptırıyor.