Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


TAKSİM CAMİİ

TAKSİM CAMİİ


İstanbul’a son gidişimde ziyaret ettiğim önemli bir mekan da Taksim Camii oldu.

Kendimi bildim bileli ‘’ Taksim’e cami yapılsın mı yapılmasın mı’’ tartışmalarını hep duyarım. Hatta Taksim’e cami yapılması meselesi darbe sebebi bile sayılmıştı. Nerelerden nerelere geldik. Anlayacağınız bu mesele Taksim’i aşan bir mesele haline gelmişti. Neredeyse yarım asır bu kısır çekişmelerle geçti.

Her vatandaş gibi bu meseleyi ben de uzaktan takip ettim. Caminin daha açılışı yapılmadan ünü dünyaları sardı.

İstanbul’a her gidişimde İstiklal Caddesi’ne ve Taksim Meydanı’na yolum mutlaka düşer. Hatta ta Cağlayan’dan başlayarak Eminönü’ne kadar yürümüşlüğüm var. Tavsiye ederim , çok da güzel oluyor.

Taksim, daha ziyade geçmişte yaşanan bir takım acı olaylarla hatırlanır. Burada büyük bir kilise var ama küçük de olsa bir cami yok/du. Çok şükür şimdi o da var.

Taksim Camii’ni ziyarete, mahdumum Feyyaz’la birlikte hususi olarak gittim. Yaşananları bildiğimden büyük bir merakla gittim. İyi ki de merak etmişim, gittiğime değdi.

Taksim’e çok görkemli ve gösterişli bir cami yapılmış. Yapıldığına değmiş. Büyük bir ihtiyaç giderilmiş. Meyan olduğu gibi yerli yerinde duruyor. Cami yapılırken meydana hiç mi hiç dokunulmamış. Eskiden beri suların taksim olduğu su depolarının hemen arka kısmına inşa edilmiş. Arsaya göre cami yapılmış. Arsa ne kadarına müsaade ediyorsa o kadar cami diyebiliriz. Haliyle caminin şekli mimarisi, alanı, çevresi ce müştemilatı da ona göre olmuş. Bildiğimiz klasik camilere benzemiyor. Şekli bir hayli farklı.

Eserin mimarları Şefik Birkaya ve Selim Dalaman. Kendilerini tanımıyorum ama tebrik ediyorum. Mimaride her ayrıntı düşünülmüş. Camiinin görünüşü, kubbesi, mimarisi, kullanılan mermerler, pencereler … insanı ta uzaklardan kendine çekiyor. İçerisi oldukça ferah ve aydınlık. Tek kubbe altındayız. Giriş çıkışlarda hiçbir yığılma yok. Kendi evinize girer gibi rahatça giriyorsunuz.

Caminin iç mekanı 3 bin kişilik. Dışarısıyla birlikte 4 bin kişi aynı anda namaz kılabiliyor. Çamlıca’nın 63 bin kişilik olduğu düşünülürse ona göre oldukça mütevazi sayılır. Vakit namazını imamla birlikte kıldım, hatırı sayılır bir cemaat vardı.

Caminin müştemilatını da çok beğendim. Abdestlikler, musluklar, ve tuvaletler çok mükemmel tasarlanmış. Bana göre tasarım ödülü alması lazım. Böyle bir tasarımı ben ilk defa burada gördüm. Buralar her daim halkın hizmetinde ve meccanen. Bu yönüyle de meydanın en önemli insani ihtiyacına cevap verilmiş.

Dedim ya, böyle bir cami modeli ilk dafa gördüm. Bu mimari tarza ‘’Art Deko ‘’ diyorlarmış. Derinlemesine bilmiyorum ama güzel bir tarz olduğu belli. Ben gördüğümü naklediyorum, daha iyisini mimarlarımız bilir.

Caminin inşasına 9 Şubat 2017’de başlanmış, 28 Mayıs 2021’ de de açılışı yapılmış. Açılışın İstanbul’un fetih gününe denk getirilmesi daha bir anlamlı olmuş. Yaklaşık dört yıl gibi bir sürede bitirilmiş.

Böyle muhteşem bir şaheseri memleketimize kazandırdıkları için başta siyasi iradeyi, mimarları, mühendisleri, teknik elemanları, hasılı emeği geçen herkesi tebrik etmek gerek.

Taksim Meydanı olduğu gibi yerli yerinde duruyor. Hatta birçok şey yer altına alındığından meydan eskisine göre daha da genişlemiş. Cami de meydanı daraltmamış, bilakis meydana çok şey katmış.

İnsan düşünmeden edemiyor. Öyleyse bunca yaygara bunca yıldır neden koparılmış? Boşuna enerjimizi ve zamanımızı harcamışız. Taksim Camii’ne karşı çıkmanın hiçbir makul ve mantıki sebebi olamaz.

Eser ortada.

Bir inci gibi parlayan yılların özlemi Taksim Camii, başta İstanbullular’a, bütün memleketimize, İslam alemine ve bütün insanlığa hayırlı olsun.

Gidip görmeye değer. Karar sizin…