Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet TÜRKAN


TAŞ DEĞİL GÜL YARALAR BİZİ

TAŞ DEĞİL GÜL YARALAR BİZİ


Bu yazımı günümüzde yaşadıklarımız ile ilgili birkaç hasbihale ayırmak istiyorum. Her zaman hepimizin yaşadığı, birçok defalar başına geldiği bir acılar harmanından bahsetmek istiyorum.
Bir söyleyişe göre Hallacı Mansur bir başka söyleyişe göre ise Pir sultan Abdal, zamanın kadısının emri gereği idam edilmek üzere taşlandığı sırada, herkes taş atarken bir sürü emek verdiği bir talebesinin, iyiliklerde bulunduğu bir dostunun taş yerine elindeki gülü fırlattığını görünce; “Beni atılan taşlar değil ama atılan o gül yaraladı.” Demiştir.

Düşmanların sözleri, davranışları insana dokunmaz onlar zaten düşmandır. Onlardan başkası da beklenmez zaten ama dost bilinen, yârân kabul edilen birinin en ufak iması, jesti, bir kem bakışı bile yaralar üzer insanı.
Mevlana diyor ki:

”Ey gönül! bir sürü dostların yanında, elbette düşmanların da olacak ama imtihan bu ya onca düşman var iken seni dostun vuracak.”
İnsan yaşadıkça hayatta karşılaştıklarına baktıkça içindeki bu manadaki yaranın gittikçe derinleştiğini görüyor ve üzülüyor. Beslediklerimiz oymak için gözümüzü kolluyor.

Bir başka şair diyor ki:
“İnsanoğlu hilebazdır kimse bilmez fendini
Her kime iyilik edersen sakla ondan kendini”
Bir atasözümüz de diyor ki:
“Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini”

Hayatta yetiştirdiğimiz talebelerimizden yakın akraba ve dostlarımıza kadar iyilik ettiğimiz birçok insandan ummadığımız ihanet ve sıkıntılar görebiliyoruz. Hele bu günlerde üzerimize gül atan ama bizi taştan çok yaralayan dostları, dost zannettiklerimizi görüyoruz. Asla hile beklemediğimiz insanların hilebazlıklarını görüyoruz. Bizi dostların vurmasından kahroluyoruz. Olanlara bakarak derin bir iç çekiyoruz. Dudak buruyoruz, Kerbalayı hatırlıyoruz ve gözlerimizden yaşlar süzülüyor.

Ama biz gene de bir iyilik dileği ile sözümüzü bitiriyoruz.
“İyiliğe iyiliği her kişi yapar
Kötülüğe iyiliği er kişi yapar”