Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Terbiyenin menbaı

Terbiyenin menbaı


 

Geçen haftaki “Eğitim ve Aile” başlıklı yazımı, “Eğitim ailede başlar” cümlesi ile bitirmiştim. Yorum yapan okuyuculardan Abdullah Tunç, “Tenkit ettiğimiz ya da tasvip etmediğimiz söz ve davranışların düzeltileceği tek yer okuldur” demiş.
Görüşlere saygımız var. Ancak ben bir üçüncü görüşü daha eklemek istiyorum:
“Terbiye, belde başlar.”
Ne anlama geldiğini açıklardım ama okuduğum bir yazı sebebiyle bunu yapmayacağım.
Gazetemiz yazarlarından Zeki Ordu kardeşimiz Karadeniz Bölgesinin il ve ilçelerini geziyor ve gezdiği yerlere ait izlenimlerini gazetedeki köşesinde paylaşıyor. İyi de yapıyor. Bizim gidip görme imkânımız olmayan bu yerleri, onun yazıları sayesinde kısmen tanıyoruz.
Zeki Bey’in, “Sungurlu Şehit Bayram Kesekler Ortaokulu” başlıklı yazısında anlattığına göre yazının başlığına konu olan okula gittiğinde öğrencilerden biri ona şu soruyu sormuş: 
“Bir yazıda, yazarın amacı kelimeleri açıklamak mı yoksa kendi iç dünyasını bize aktarmak mıdır?”
Zeki Bey, öğrenciye verdiği cevabı köşesine almamış. Keşke alsaymış; biz de müstefit olurduk. 
Ben bazen yazıya konu olan kelimeleri ve kavramları açıklarım. Ancak öğrencinin bu sorusunu duyduktan sonra bugün bu âdetimden vazgeçiyorum. Öğrenci bu soruyu sorduğuna göre yazarın, yazısında geçen kelimeleri açıklamasını doğru bulmamış olabilir.
Yukarıda adı geçen eğitim konulu yazıma birkaç tane yorum geldi. İlk yorumu Edebiyat Öğretmeni Selim Eroğlu yapmış:
“Önemli bir sosyal yaraya parmak basmışsın. “Bana ne” demeyerek “sana ne” diyenlere diyeceğini demişsin. Tebrik ediyorum. Allah sonumuzu hayreylesin.”
Selim Bey anlamlı bir yorum yapmış. Kendisine teşekkür ediyorum.
Diğer yorumlara geçmeden önce ister lehte, ister aleyhte olsun, yorum yapan herkese teşekkür ediyorum. 
Muammer Çifci: “Mükemmel bir yazı hocam. Emeğine sağlık.”
D.K. : “Bu yazdıklarınız gerçek. Bu gerçekler doğruysa o zaman saygısızlığa, yalana, dolana ilk biz karşı çıkalım hocam. Karşı duralım ki örnek bizi alsınlar sayın hocam.” 
Abdullah Tunç: “Muhteremler. Artık eğitim anne karnında başlıyor. Okul çağı belli; 4 ya da 5 yaşında okul öncesi eğitim başlıyor. Gelebilenler öğretmenle ilk defa karşılaşıyor. Bu yaşa kadar çocuk; anne, baba ve çevresinden doğru ve yanlışlarla beynini dolduruyor. Biliyoruz ki, bilmeyene öğretmek, yanlıştan vazgeçirmekten daha kolaydır. 
Tenkit ettiğimiz ya da tasvip etmediğimiz söz ve davranışların düzeltileceği tek yer okuldur.”
Kapsamlı bir yorum olmuş. 
Eski öğrencim, bugünün devlet memuru, iki çocuk annesi MGG de hayli uzun bir yorum yapmış. Yerimin darlığı sebebiyle yazdıklarının tamamına yer veremediğim için üzgünüm.
MGG yorumunda, “Sınıf annesinin öğrenci ile yaşadıklarını izinsiz videoya çekmesi ve yayınlaması bir kere suçtur. Sınıf annesi çocuğa, “Senin böyle konuşmanı kim sağlıyor? Sen öğretmeninle de böyle mi konuşuyorsun?” diyor. Evet, ona ne?.. Sınıf annesinin görüntüleri sosyal medyada paylaşmasını, saygısızlığın en büyüğü olduğunu düşünüyorum” demiş.
Görüşlere saygım var. Ancak bizim konumuz, sınıf annesinin gereksizliği yahut videoyu paylaşması değildi. Görüntüleri paylaşmakla sınıf annesi hata etmiş olabilir. Lâkin çocuğun saygısızlığının sebebi, sınıf annesinin videoyu paylaşması değildir. Çünkü çocuk, sınıf annesi videoyu paylaşmadan önce bu saygısızlığı yapmıştır. 
Sınıf annesi uygulamasını, okul idaresi onaylamıştır. Öğrenci bunu bilmektedir. Hal böyle iken ilkokul çağındaki bir çocuğun, annesi ve öğretmeni yaşındaki bir kadına karşı el kol hareketleriyle takındığı tavır ve gösterdiği saygısızlık hoş görülemez. 
Geldiğimiz nokta, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Selim Bey’in deyişiyle, “Allah sonumuzu hayreylesin.”