Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


TERME’DE ÇAYCI ÇIRAĞINA VERİLEN YOL

TERME’DE ÇAYCI ÇIRAĞINA VERİLEN YOL


Takvimler 2012 yılının eylül aylarını gösteriyordu. Termeye atanalı daha bir ay olmamıştı. Şehri tanımıyordum. Görev yerim; şehre yaklaşık 7-8 kilometre uzaklıkta bir yerdi. Okul paydos olunca şehir merkezine uğramadan başka bir yolla Ünye’ye dönüyordum. Ancak haftanın bazı günlerinde Terme’deki arkadaşlarımı da ziyaret etmek için şehre geldiğim oluyordu.

Şehre gelmeye karar verdiğim günlerden biriydi. Ben Terme’nin Hüseyinmescçit beldesinde çalışıyordum. Hüseyinmescit o zamanlar belde hükmündeydi. Daha sonra “Büyükşehir kanunu” çıkınca mahalle olarak kayıtlara geçildi.

Güneşli bir gün şehre gelmeye karar vermiştim. İklim tam bir yaz ayına benziyordu. Yazdan kalma bir gün değil yazın ta kendisiydi yani.

Okul bitiminde hemen yola çıktım. Yolun sağında ve solunda yeşilin yüzlerce tonunu bana eşlik ediyordu. Gök mavi ve beyaz bulutluydu. Ben tabiatı seyrederek şehrin yolunu tuttum. Mesafe kısa olduğu için daha 15 dakika dolmadan şehre vardım. Artık etrafta ağaçlar ve gökyüzü değil; binalar, arabalar ve insanlar hâkimdi.

Şehrin kendine has telaşı ve gürültüsü kendini hissettiriyordu. Küçük bir ilçe de olsa çok şehirde olduğu gibi trafik keşmekeşi burada da vardı.

Ben de herkes gibi trafiğin akışına kendimi bıraktım. Öyle bir yere geldim ki yol üçe ayrılmıştı. Biri sanayi tarafından karayoluna çıkıyordu. Biri benim geldiğim yoldu. Başka bir yol da şehrin başka bir yerine ayrılıyordu. Üç farklı yol olunca her yandan taşıt geliyordu. Bu kavşakları kazasız belasız atlattıktan sonra şehrin ortasından akan ve zaman zaman “bendine sığmayan” ırmağın üzerine kurulmuş eski köprülerden birine yaklaşmak üzereydim. Trafik biraz daha sıklaştı.

Taşıtlar art arda sıralanmıştı. Ara sıra duruyor ve karınca adımlarıyla yol alıyorduk. İşte tam bu esnada elinde bir tepsi çay bulunan bir delikanlı yolun karşısına geçmek istiyordu. Yolun bir tarafında bulunan bu delikanlı taşıtların bir anlık durmasını bekliyordu. Ancak kimsenin oralı olduğu yoktu. Yolu açık bulan taşıt şoförleri, karşıdan karşıya geçmek isteyenlere müsaade etmiyordu.

Nihayet elinde çay tepsisi olan delikanlının yanına ben ulaşmıştım. Hemen durdum ve delikanlının geçmesi için elimle işaret ettim. Delikanlı bir anlık durakladı. Ben arkadan gelen korna sesini duymazdan gelerek delikanlının geçmesi için ona işaret etmeye devam ettim.

Nihayetinde kendisine izin verdiğimden emin olunca hızlı adımlarla karşıya geçti. Sonra durdu geri döndü arkadan gelen korna sesleri eşliğinde beni başıyla selamladı. Ve nereye gidecekse yürüyüp gitti.

Ben de yoluma devam ettim. Arkadan gelen korna seslerinin delikanlıya izin verdiğim için beni tebrik ettiklerini düşündüm. İyi bir iş yapmanı huzuru ile yoluma devam ettim.

Bu arada bu davranışımdan dolayı ardımdan korna çalarak takdirlerini bildiren şoför arkadaşlara da teşekkür ederim. Bana böyle bir lütfu layık gördükleri için.

Ne zaman orada geçsem, elinde çay tepsisiyle duran o delikanlıyı ve ona yol verdiğim için beni durduğum yerde kornalarıyla tebrik eden şoförler geliyor. Bu teşekkürü dokuz yıl sonra ettiğim için gecikmeden dolayı da özür dilerim.