Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


TERME’DEN KİMLER GELDİ / GEÇİYOR?

TERME’DEN KİMLER GELDİ / GEÇİYOR?


 3 Şubat Cumartesi günü Samsun’da Terme Birlik ve Dayanışma Derneği’nin yeni hizmet binasının açılış merasimi vardı. Bir yakınımın cenazesi münasebetiyle açılışa bir saat gecikmeli katılabildim. Yine de hatırı sayılır bir iştirak vardı. Dernek mensuplarını fedakârane gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum. Samsun’da, çok güzel çalışmalar yapılıyor ve önemli bir boşluğu dolduruyorlar.
Uzun zamandır haberdardım. Derneğin açılışında nasip oldu. Derneğin kurucu başkanı, Ahmet Toprakçı abimiz, “Terme’den Kimler Geldi Kimler Geçiyor” adıyla, önemli bir hatıra kitabı neşretti. Açılışta, şahsıma hitaben “Selim Eroğlu kardeşime sağlık ve mutluluk dileklerimle…” diyerek imzalama lütfunda bulundu. Kendisine bu nazik jestinden dolayı teşekkür ediyorum.
Ahmet Abi, 1947 doğumlu, bugün itibariyle 76 yaşında. Kendisine daha nice sağlıklı ve huzurlu yıllar diliyorum. 1990 senesine kadar Terme’de, ayakkabıcılık ve kuyumculuk yapmış. 1990 yılında Samsun’a gelerek mobilya ticareti yapmış. Benden 19 yaş büyük. 80-83 yıllarında Terme Lisesinde öğrencilik yıllarımdan kendisini tanıyorum. En azından bir ayakkabı almışlığım var.
Ahmet Abi, emekli olup ticari hayata son verdikten sonra boş durmamış. 2014 yılında adı geçen derneği kurup 8 yıl başkanlığını yapmış. En önemlisi de, ‘’bunca yaş yaşadım, bir gün bu fani âleme her canlı gibi veda edeceğim. Bildiklerim, yaşadıklarım bende kalmasın. Hatıralarımı kaleme alayım. Bir ölümlü olarak benden sonra geriye ölmez bir eser bırakayım” diyerek hatıralarını kitap haline getirmiş. Ne güzel etmiş.
Ortaya 220 sayfalık kitap çıkmış. Kitabı alır almaz bir gün içerisinde okudum. Dilini ve anlatımını çok beğendim. Samimi, içten bir anlatımı var. Sürükleyici. Yaşanılanların bir kısmına ben de vakıf olduğum için adeta anlatılanları bizzat yaşıyormuşumçasına okudum. Bir anda kendimi kaptırarak hadiselerin içinde buldum.
Ahmet Abi, profesyonel bir yazar olmadığını özellikle belirtmiş. ‘’Amacım edebi değeri olan bir eser ortaya koymak değildir. Benim amacım, amatörce de olsa tarihe not düşmek’’ diyor.
Böyle mütevazı davranmasına rağmen ortaya çok değerli bir eser çıkmış. Bir defa cesur davranmış. Yazmak cesaret ister. Cesareti olmayan yazamaz. ‘’El âlem ne der’’ diyen hiçbir şey diyemez. Yaşadıkları kendisiyle birlikte ölür gider.
Benim çocukluğum ve gençliğim 1319 doğumlu, Terme Tarihine geçmiş dedem Hacı İdris Eroğlu’nun harikulade hatıralarını dinlemekle geçti. Ben bu hatıralardan çok feyiz aldım. Hala daha almaya devam ediyorum. Dedem, bize hatırı sayılır miktarda dünyalık mal bıraktı. Allah razı olsun. Bir sitem değil ama hep demişimdir, bu kadar dünyalık malın yanı sıra hatıralarını kaleme aldığı en azından 200 sayfalık bir eser bırakabilseydi. Nasip olmadı demek ki.
Demem o ki yazılanları çok önemsiyorum.
Ahmet Abi’nin anlattıkları her ne kadar şahsi hatıralar olsa da aslında öyle değil. Anlatılanlar aynı zamanda bir devrin, bir coğrafyanın, bir neslin tarihi. Güzelim memleketimiz hangi merhalelerden geçerek bu günlere gelmiş. Elektriksiz, susuz, yolsuz, çileli yıllar. Fedakâr insanlarımızın çileli mücadeleleri. Bir zamanlar sürgün yeri olan Terme. Sular altında kalan bataklık Terme. Adeta coğrafyayla bütünleşmiş sıtma hastalığı. Sıtma yüzünden tercih edilmeyen coğrafya, ünlü yazar Rıfat Ilgaz’ın babası 1923’te Terme’ye tayin edilirken “Terme’ye değil, ölmeye gidiyorum” diye ısmarlaşmış aile efradıyla. Korktuğu başına gelmiş ve son nefesini Terme’de vermiş. Mezarı meçhul olsa da Terme’de.
O yıllarda Terme’de ortaokuldan sonra okuyacak okul yok. Okumak istiyorsanız Terme dışına çıkmak zorundasınız. Bunun için de imkân lazım, maddi ve manevi güç lazım. Bu yüzden bu kitabı yazabilen Ahmet Abi ve emsalleri okuyamamışlar. Bir neslin imkânsızlıklarla mücadelesi.
Hele eserde bir Tamara bahsi var ki, okuyunca çok üzüldüm. Nasipse bir dahaki sefere de onu anlatacağım.
Her Termeli’nin ve yolu Terme’den geçen herkesin okuması gereken bir kitap. Ben bir gün içinde okudum. Sıra sizde.