Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


TERMELİ ASUMAN GÖNÜL GURBETİNDE


Asuman dünyaya gözlerini açar açmaz ilk nefeste oksijeni bol havayı soludu. Tavanda aralanmış tahtayı gördü ama ne olduğunu fark edemedi. Duvarlarda asılı örtü vardı.
Dünyaya yeni geldiği için ilgi onun üzerindeydi.

Zaman geçtikçe yeni yeni simalar görüyordu. Aynı zamanda yeni eşyalar.

En çok annesini görüyordu. Onun kokusunu alıyor, onun gözleriyle karşılaşıyor, onun ellerine dokunuyordu. Her ne kadar başkaları da onu tutsa, onlarınki uzun sürmüyordu.


Asuman ?guzine? denilen yerde pişirilmiş, temiz sulardan yapılmış yiyeceklerle beslenmeye başladı günlerde ismini bilmese de çok şey tanıyordu.


Sonra şehrin sokakları?


Asuman Terme´de evinin önüne çıktığında gri ve kahverengi ağırlıklı bir çevreyle karşılaştı önce. Sadece ağaçlar çok ve yeşil, deniz ve gökyüzü bugünkünden daha maviydi.


Okul çağı geldi. Terme ?değişiyor? ve bu değişime ?gelişme? diyorlardı.


İnsanlar yolda birbirlerine gülümseyerek yürüyorlardı. Gürültü azdı. Homurtulu taşıtlar Devlet Sahil Yolundan geçiyordu.


Asumanı okula kaydettiler. Kendi yaşlarında başka kişilerin bu kadar çok olmasına şaşırdı önce. Sonraki seneler bunun normal bir şey olduğunu anladı.


Bir gün evine geldiğinde evlerinin kapısının boyalı olduğunu gördü. Asuman´ın içi sızladı. O gıcırdayarak açılan tahta kapıya alışmıştı. Konu komşu boyalı demir kapıyı seyrediyordu. Bir amca ?muhkem? olmuş dedi. Muhkem kelimesinin ne olduğunu bilmiyordu asuman. Ona göre ne olmuşsa iyi olmamıştı.


Birkaç gün eski kapının hasretini taşıdı içinden. Ta ki komşunun da kapısı değişene kadar.


Asuman gün geçtikçe büyüyor, saçları da uzuyordu. Gür ve düze yakın saçları vardı. Gözleri koyu kahverengi saçı ise açık kahverengiydi. İki yanağındaki gamzelerinin biri daha belirgindi. Gülünce çok belli olurdu biri.


Bir gün okula giderken daha önce su içtiği çeşmenin yerinde olmadığını gördü. Etrafa dikkatlice baktığında çeşmenin yıkıldığını fak etti. Yıkılan çeşme değil Asuman´ın dünyasıydı. Üstelik bilerek yıkılmış bir hali vardı. Çünkü eski çeşmeye ait taşlar bir yere yığılmıştı.


Daha sonra bazı kişiler geldiler. Ellerinde kazma kürek vardı. Sonra kişi sayısı artı ve oraya bir şey yapmaya çalışıyordu. Sonunda oda büyüklüğünde betondan bir yapı kondurdular. Kurnaları vardı. Yapının üzerinde bir de levha asılmıştı. Orada ?Falanca kişi hayratıdır? yazıyordu.


Asuman nemli gözlerle yeni yapılmış ?hayrata? baktı. Kurnasında akan su onun yürek gözünden akan yaştan daha fazla değildi. Yeni çeşmenin sadece şekli değişmişti. Daha öncekinin üzerinde kimin yazdığı yazmıyorsa da kimin
yaptığı biliniyordu. Gerçek bir ?hayrat? idi. Şimdikini adı üzerinde yazıyordu. Eskisinin adı gönüllerde yaşıyordu.


Terme değişiyordu. Yani ?gelişiyordu.?


Buna benzer birkaç ?yıkım? yani gelişme alameti daha görünce Asuman anladı vaziyeti. Büyüyünce buraları terk edip en son gördüklerinin hayal ederek sürdürecekti ömrünü. Eh ?ekmek? sadece Terme´de değildi ya.


Asuman Terme´yi ter edene kadar daha ne kadar ?yıkım? yani gelişme olacaktı kim bilir? Ancak Asuman termeyi terk edene kadar o çeşmeden su içmedi. Fakat bilemediği şey vardı Asuman´ın. Bir gün o sular musluktan değil plastik kaplarla satılacaktı. O daha başka yıkımlardan haberi yoktu.


Termeli Asuman´ın hikayesi burada bitmez.


Ne de olsa yıkım olmadan ?gelişim? olmuyor.


Sen de değiş Asuman. Seni seviyorum biliyorsun.