Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


TERMENİN KARARI


Uzun zamandır güzelim ilçemizin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Birileri sırf kendi çıkarları için kömürle çalışan enerji santrali kurmak istiyor. Takip edebildiğim kadarıyla bu işi yapmak isteyenin kimliği de tam olarak belli değil.

Belediye başkanı ?ne pahasına olursa olsun ben bu santrali yaptırmam? diyor. Kararlı görünüyor. Başkanın bu kararlılığı Terme halkına da cesaret vermiş durumda. Sırf bu iş için bütün mülahazalar bir kenara bırakılarak sadece Termelilik bilinciyle örgütlenilmiş durumda. Herkes Terme

Çevre Platformunun çevresinde tek-vücut olmuş halde.

Bir ara durur gibi olan santral kurma çalışmaları son zamanlarda yeniden zuhur etti. Durumu haber alan Terme sevdalıları Ankara´ya adeta çıkarma yaptı. Çevre Bakanlığı´nın önünde medenice hadisenin vehameti protesto edildi. Protestolar semeresini vermiş olacak ki şimdilik geri adım atıldı. Gönül isterdi ki hep vaz geçilsin.

İlçe tarihinde ilk defa bu denli toplu hareket ediliyor. İlk defa ülke gündeminde bu kadar yer alıyoruz. Terme, Bafra ve Çarşamba´dan sonra en verimli ve en geniş ovaya sahip. Ovamızın tam ıslah edildiği söylenemez. Bu ovalar iyi kullanılırsa memleketin bekasıdır. Bu ovalar neler yetiştirmiyor ki. Daha neler yetişmez ki. İlçemize yatırım yapılacaksa coğrafi şartlara uygun, tarıma dayalı yatırım yapılmalı. Çevreyi ve havayı kirletmeyen yatırımlara ağırlık verilmeli. Çünkü dünya böyle yapıyor. Dünya , çevreye zarar verecek hiç bir yatırıma izin vermiyor. Önce insanımız ve sağlımız diyorlar.

Şubat ayında bir vesileyle Hollanda´daydım. Dümdüz Hollanda toprakları , gelincik tarlası gibi rüzgar tribünleriyle doluydu. Tribünlerin pervaneleri rüzgarın etkisiyle sürekli dönüyor. Minare gibi direklerde ?green energy? yazıyor. Yani , masrafsız, çevreye zarar vermeyen yeşil enerji.

Hollanda devleti çevreye zarar veriyor ve insan sağlığını tehdit ediyor diye kömürle çalışan santrallere kesinlikle izin vermiyor.

Bütün gelişmiş ülkelerin vaz geçtiği uygulamada biz niçin ısrar ediyoruz? Bir şeyin zararı yararından fazla ise o şeyde ısrar edilmez. O işten vaz geçilir.

Çocukluğumuzda, ormanlarımızda ?kara ağaçlar? vardı. Hepsi kurudu gitti. Bugünkü nesil böyle bir ağaç türünü görmemişdir bile. Ondan sonra sıra kestanelere geldi. Onlar da kurudu. Fındığın bile kimyası bozuldu. Herkes efsane gibi: ?bundan 30-40 yıl önce 5-10 ton fındık yapıyorduk.

Şimdilerde ne kadar bakarsak bakalım aynı bolluğa ulaşamıyoruz.? diyor. Öyle değil mi? Fındık artık bolluktan değil yokluktan para ediyor. Bu yokluk hep yok olursa olmayan şey nasıl para edecek?

Biz, bu güzelim dünyayı atalarımızdan miras almadık, torunlarımızdan emanet aldık. Bir mirasyedi gibi davranıyoruz. Emanete ihanet bizlere yakışmaz. Terme sevdalılarının birlik ve beraberliği, kararlılığı şimdilik kaydıyla- semeresini vermiş gözüküyor. Umarım santral meselesi bir daha gündeme gelmez.

Sağlıcakla Kalın