Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


TERME'NİN VİTRİNİ YUSUF ÖZ

TERME'NİN VİTRİNİ YUSUF ÖZ


Kendisinin tanıdığımda Öğretmenevi müdürüydü. Bir müdürden ziyade bir işletme sahibi gibiydi.

Nedendir bilinmez, müdürlük gibi bir makamı bırakıp Halk Eğitim müdür yardımcılığına geçti. Neden böyle bir tercihte bulundu hala muammadır.

Sonra yollarımız Halk Eğitim’de kesişti. İkimiz de müdür yardımcısıydık ve beş yıldan fazla beraber çalıştık. Bu zaman zarfında kendisini yakından tanıma imkânım oldu. İyi ve kötü, acı ve tatlı günlerimiz oldu. Birbirimizi tanıyacak kadar ortaklık da yaptık, yolculuk da yaptık. Çünkü aynı çatı altında mesaimiz ortaktı. Koca ilçeyi, köy köy, mahalle mahalle, cadde cadde, sokak sokak beraber arşınladık. Hatta Terme’yi, Samsun’da, Ankara’da, İstanbul’da beraber tanıttık. O bakımdan kendisi hakkında görüş beyan edecek kadar kendimi ehliyetli görüyorum.

Yusuf Abi, tam bir neşe kaynağıdır. Girdiği meclisi güneş gibi aydınlatır. Sohbetlerin aranılan adamıdır. Nerede ne konuşulacağını gayet iyi bilir. Nabza göre şerbet vermekte ustadır. Çok iyi hatıra anlatır. Yediden yetmişe herkesin ilgisini çekecek konuları bulur, gün yüzüne çıkarır. O, hatırasını anlatırken siz film izliyorum zannedebilirsiniz. Hiç sıkılmaz, tereyağından kıl çeker gibi anlatır. Özel müdavimleri vardır, sırf terapi için sohbet halkasında bulunanlar var. Eğer tiyatroya merak salsaydı, bugün insanlar Cem Yılmaz’dan önce onu konuşuyor olurlardı. Meddahlık geleneğinin günümüzdeki en büyük temsilcisi olurdu.

Terme aksanını çok iyi kullanır. Konuşması içten ve samimidir, asla yapmacık değildir. Neyse odur. Olduğu gibi görünür ve göründüğü gibi de olur. “Şöyle olsaydım” gibi bir kompleksi yoktur. Mahalli aksana ve sokak diline tam vakıftır. Bir Termeli nasıl konuşur diye uzun uzun araştırma yapmaya gerek yok. Yusuf Abi’yi, bir saat konuşturmanız yeter.

Günyüzü görmemiş laflar, tabirler, deyimler, atasözleri ondadır. Bütün argo kelimeleri bilir, gerekirse çekinmeden kullanır.

Ateşe yakın olan ısınır, yoz mala laf vermezler, bulan sevinmez kaybeden üzülmez, kazın cücüğü güzün sayılır… defa ondan duyduğum atasözleri ve tabirlerdir.

Çok zekidir. Zekâsına dayalı olarak Nasrettin Hoca gibi hazır cevaptır. Zaman zaman övüyor mu yeriyor mu pek anlayamazsınız. Anlayışı üst seviyededir. Çoğunun on defada okuyup anlayamadığını o, bir okumaya anlar.

Akıntıya kürek çekmez. Yorumları orijinal ve herkesten farklıdır. Yorumlarıyla herkesi şaşırtır. Olaylara farklı bir pencereden bakmayı becerir. Bu yönüyle, eğer yazmayı deneseydi, iyi bir deneme yazarı olurdu. Deneme yazarı değil ama deneme konuşmacısı olmayı tercih etti.

Tam bir insan sarrafıdır. İnsanları ve olayları iyi etüt eder. Görünenin değil görünmeyenin, bilinenin değil bilinmeyenin peşindedir. Tanımadığı, bilmediği, kişi yok gibidir. Siz Ali derseniz, o Hz. Ali’ye kadar gider. Siz bir ayak verin gerisini o getirir. O, ilçenin fahri nüfus müdürü sayılır. Kütüğü açmaya gerek yok. Terme’de yaşayan herkesin yedi ceddini bilir. Yedi göbek ötesinden size bilgi verir. Bunları yaparken not da tutmaz, Allah vergisi zekâsına güvenir.

Bir ara meşhur Haydarpaşa Lisesinde okumuş. Memleket sevgisi ağır basmış, geri dönmüş. Şayet dönmeseydi, büyük şehirde kalsaydı, televizyonların vazgeçilmez yorumcusu olurdu.

Tam bir iletişim uzmanıdır. Herkesle anında kaynaşır. Kendi tabiriyle önce “kan muayenesi” yapar. Ondan sonra reçeteyi yazar ve muhabbeti döşer. İlk gördüğüyle bile kırk yıllık ahbap gibi olur.

Mutlaka ortak bir yön bulur. Sazı eline almaya görsün, kolay kolay bırakmaz. Hacıyla hacı, hocayla hoca olur. Dikkat ettim, dini terimlere de vakıf.

Akçeli işlerle pek işi olmaz. Para pul muhabbetini sevmez. Ev, araba, arsa, yat kat muhabbetini ondan duyamazsınız. Dünya ile işi olur ama dünyalıkla işi olmaz.

Neşeli ol ki genç kalasın diye bir şarkı vardı. İşte Yusuf Abi bu sözün tam yansımasıdır. Servetini kaybeder neşesini kaybetmez. Yarım saat sohbetinde bulunan, psikoloğa gitmesine gerek yok. Anında tedavi olursunuz. Gerisi size kalmış.

Diklenmez ama dik durur. Hem düşünce olarak hem de fiziken. Doğduğundan beri doksan derece açıyla arşı arşınlar. Onun yaşına gelip de bükülmeyen adam zor bulursunuz.

Yusuf Abi, bir köşe yazısına sığmaz ama yerim bu kadar. Terme’yi tanımak isteyen vitrine baksın.