Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Zeki ORDU


TERME`Yİ DE SEL ALDI

TERME`Yİ DE SEL ALDI


“Çarşamba`yı sel aldı” diye başlayan türküyü bilmeyenimiz yoktur. Hatta dilimize pelesenk olmuştur. Kim ne kadar ilgilenir bilmem ama hiç akıldan çıkmayacak bir türküdür. Ne zaman bir sel felaketi ile karşılaşsak hatırlarız.

Çarşamba`yı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı

Böyle başlar. Hem sözleri hem melodisi içine işler insanın. Hani “sel”den çok “el”den muzdariptir söyleyen.
Geçtiğimiz hafta sonu Terme ırmağının `bendine sığmayan` akışını seyretti Termeli. Hakikaten çok ürperticiydi. Boz bulanık sular gücünün yettiği ne varsa önüne katmış, sanki bir yerlere yetiştirecekmiş gibi olanca haşinliği ile akıyordu.
Yağmurlar ne kadar rahmet yağdırıyorsa, seller o kadar zahmet veriyordu insanlara. Görüntü hayli ürperticiydi anlayacağınız.
Kim bilir geçmişte ne canlar telef oldu. Ne ayrılıklara sebep oldu seller. Neleri nelerden ayırdı? Ve geçmişte kalan yaralar tazelendi hafızalarda. İlk defa görenler ise dehşetle baktılar çamurlu sulara.
Ancak bahsi geçen Çarşamba türküsünde ayrılığın tarafı farklıydı. Orada “sel”den çok, “el”in ayırdığı üzerine duruluyordu. Nihayetinde ayrılık ayrılıktı. Öyle veya böyle. Kim sever ayrılıkları? İnsan sevmediğini bile gözünün önünde olmasını istiyor bazen. Her ne kadar “Yüzünü bilmem ne görsün” desek de bile.
Sözün burasında aklıma Yenişehirli Avni`nin mısraları geldi aklıma. İlk defa nereden duydum, nasıl hafızamda kaldı bilmiyorum. Konu selden açılınca malum türkü gibi o mısraları da hatırlarım hep. Şöyle diyordu şairimiz:

Sel gider kum kalır âhir buna âlem derler
Eyleme âşık-ı üftâdeni ağyâra fedâ

Eh günümüz Türkçesi bunu anlamaya yeter mi bilmem ama kısaca Türkçeden Türkçeye tercüme edelim:
(Ne kadar şiddetli olursa olsun) nihayetinde sel (bir zaman sonra) sona erer; geriye kum kalır. (Öyleyse) dostlarını (geçici) şeylere feda etme.
Daha da kısası:
Dostlarının ve sevdiklerinin kıymetini bil ve ona göre davran. Kalıcı olan onlardır.

Nerden nereye?
İnsanların sevdiklerini kaybettikten sonra `ellerinin koynunda` kalmasının faydası olmaz.
Elimizdekilerin, yanımızdakilerin kıymetini bilmek lazım.
Yoksa ardından yakılan ağıtlar, söylenen sözler sadece sizin değil duyanlarında içini yakar. Ve siz kaybettiklerinizin ardından bakarsınız.
Çok şükür Terme`de selden dolayı elim bir vaka olmamıştır. Mühim olan candır. Her ne kadar canın yongası ise de mal yani eşya yerine gelir.


Bir soru:
Sizce “sel”in ayırdığı mı, “elin” ayırdığı mı daha çok can yakar?