Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


TERZİ ALİ

Mesleğe yeni başlamıştım. Burası, yaklaşık 5 bin nüfuslu tipik bir Anadolu kasabasıydı. En önemli kurumu, hiç şüphesiz, 1940´larda yapılmış Köy Enstitüsü´nden dönüşme Öğretmen Okulu´ydu. İşte tayinim buraya çıkmıştı.


Mesleğe yeni başlamıştım. Burası, yaklaşık 5 bin nüfuslu tipik bir Anadolu kasabasıydı. En önemli kurumu, hiç şüphesiz, 1940´larda yapılmış Köy Enstitüsü´nden dönüşme Öğretmen Okulu´ydu. İşte tayinim buraya çıkmıştı.
Tanıştığım her meslektaşım, bir efsane gibi Terzi Ali´den bahsediyordu. Ev arkadaşlarım Mehmet Şeker ve Kemal Pekmez, üzerlerindeki elbiseleri Terzi Ali´ye diktirdiklerini gururla söylüyorlardı.
Çok geçmeden arkadaşlar Terzi Ali´yle beni de tanıştırdılar.
Kasabanın merkezinde, ana cadde üzerinde ufak sayılabilecek bir terzihanesi vardı. Eşyalardan hariç en fazla 5-6 kişi sığabiliyordu. Burası, günün üçte ikisinde açıktı.
Terzi Ali´nin farklı bir çekiciliği vardı. İnsanlar onun mesleğinden ziyade sohbetine bayılıyorlardı. Tam bir sohbet ehliydi. Muhatabının durumuna göre konuşurdu. Yöresinin halk kültürünü bihakkın yansıtırdı. Tereyağından kıl çeker gibi konuşurdu. Başkasının ağzında hakaret kabul edilebilecek bir söz, onun ağzında iltifata dönüşürdü. Bazen kezine basarlar, kızdırırlardı. İşte o zaman bayramlık laflarını peşi peşine söylemekten imtina etmezdi. Ondan gün görmemiş çok söz işitmişimdir.
Sıkça kullandığım ´´kahpe içerden olursa kapı mandal tutmaz ´´ sözünü ilk defa ondan duydum.
Ali Abi´nin terzihanesi adeta bir karargah gibiydi, bir dergah gibiydi. Kapısı her daim açıktı. Her zaman müdavimleri, bağlıları, tiryakileri vardı. Kilometrelerce uzaktan gelenler olurdu. Gönen´e gelip de ona uğramamak büyük bir noksanlık sayılırdı. Soy isminin ´Açık´ olduğunu çok sonraları öğrendim. Oysa ´Terzi Ali Açık´ diye bir tabelası bile varmış. Onu kimse soy ismiyle bilmezdi. Soy ismi gibi terzihanesi de daima açık bulunurdu. Sadece yeri değil, gönlü ve sofrası da herkese açıktı.
Kasabada sosyal işlerden sorumlu başkan gibiydi. Her düğünde, her cenazede , her mecliste? onu aktif olarak görmek mümkündü.
Kasabaya gelen bir memurla, bir bürokratla , kimliğine bakmaksızın, mutlaka tanışırdı. Kasaba adına ´hoş geldin´ derdi. Terzihanesine davet ederdi. Vefalıydı. Dostluğunu, arkadaşlığını kesmezdi. Bir not defteri vardı, Türkiye ajandası gibiydi. Hangi memurun kasabaya ne zaman geldiğini, ne zaman ayrıldığını, şimdi nerede olduğunu , ne yaptığını noksansız bilirdi. Çünkü irtibatı hiç kesmezdi. Dostlarına ya selamı gelirdi, ya telefonu.
İnsanlara yardımcı olmayı hobi derecesinde severdi. Bundan büyük bir haz duyardı. Kabadan askerlik veya memuriyet gibi bir sebeple bir yere gidecek olanlar onu bulurdu. Çünkü memleketin her tarafında dostları vardı. Hatırlıydı. Kimse selamını yere koymazdı. Onun selamıyla Samsun´a gelenlere hasbelkader yardımcı olabilmek şahsen bana büyük mutluluk vermiştir.
Bir dostu Bitlis Valisi olmuştu. Bir kutlama metni yazmak istiyordu. Benden ricada bulundu. Neticede bir metin ortaya çıkardık. Arkadaşları ´koskoca Vali seni nereden itibara alacak, seninkisi de iş mi´ deyip biraz hafife alıyorlardı. Kısa zamanda çiçeği burnunda Vali´nin teşekkür mektubu geldi ki aylarca sohbet konusu oldu. Çok nüktedandı. Gönen´in Naim Hocası gibiydi. Her kesimden, her yaştan insanla çabucak kaynaşırdı. Küçükle küçük, büyükle büyük olurdu.
Kasabanın marka değeriydi, vitriniydi, dışa açılan kapısıydı. Gönen deyince ilk akla gelen üç-beş kişiden biriydi.En son bu yaz görüşmüştük. Yine ilk tanıştığımız gün gibi terzihanesi, gönlü ve sofrası soy ismi gibi açıktı. Reis´in sünnet merasiminde aynı sofrada hem yemek yedik hem sohbet ettik. Yetmişine merdiven dayamış olmasına rağmen hiçbir şikayeti , hiçbir sağlık sorunu yoktu. Gençliği ve dinçliği üzerindeydi. Tek evladı, öğrencim, oğlu İsmail´den ve çok sevdiği torunlarından bahsetti. Torunlarını okutmaya ve bir işe yerleştirmeye çalıştığını söyledi.
Bu pazartesi günü ani ölüm haberini aldım. Hiç beklemiyordum. Ali Abi , yatmayı sevmezdi. İnsan, nasıl yaşarsa öğle ölür. Görünür hiçbir rahatsızlığı yokmuş, gece 12´de rahatsızlanmış, 4´te de ruhunu teslim etmiş, öğle namazına müteakiben de defnedilmiş.
Her meclise lazım, nev-i şahsına münhasır iyi bir insandı. Unutulmaz hatıralar ve izler bıraktı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Aile efradının ve sevenlerinin başı sağ olsun.