Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Teşekkür ve şükür

Teşekkür ve şükür


 Mart ayı ortasında kasık fıtığı ameliyatını geçirdikten sonra Nisan ayında da prostat ameliyatı olarak bu iki sıkıntıyı arkada bırakmak istiyordum. Ancak Dr Erdal İzgi, “Üç ay içinde aynı bölgeden başka bir ameliyat olamazsın” dedi.
Doktorun söylediği süreyi tamamladıktan sonra araştırmalara başladım. Üç alternatif arasından Tıp Fakültesi Üroloji Uzmanı Prof Ender Özden’de karar kıldık ve randevu aldık.
Özel muayene ücreti 500.00 TL idi. Bugünün şartlarında bu ücret bana ma’kul geldi. Bunu, özelimi paylaşmak için söylemiyorum; bilinsin diye, başkalarına da lazım olur diye yazıyorum.
Doktorla görüşmemiz, bir hasta muayenesinden öteye geçti. Doktor Malatyalı idi ama bazı ortak yönlerimiz olduğunu fark ettik. Meselâ, eşi benim eski görev yaptığım yerlerin birindendi.
Bu arada kızım, “Babam bir mahalli gazetede köşe yazıları yazıyor. Kitapları da var” deyince konu genişledi. “Terme’yi Yurt Edinenler” isimli kitabım yanımdaydı. Çantamdan çıkarıp doktora gösterdim. “Siz Termeli değilsiniz. Terme ile de bir bağlantınız da yok. Bu bakımdan kitap ilginizi çekmez” dedim. Doktor aksini söyledi, “Yoo, bu gibi konular ilgimi çeker” dedi. O zaman bana düşen bir görev olduğunu hatırladım; kitabımı imzalayıp doktora hediye ettim.
Doktorla görüşmemizden olumlu intibalarla ayrıldım.
Araya hesapta olmayan konular girdi. Nihayet 05 Aralık Salı günü ameliyata alındım. Operasyon üç buçuk saat sürmüş. Koğuşuma nasıl geldiğimin farkında değilim.
Ameliyatım başarılı geçmiş. Göbek ve çevresinden girerek kapalı usulle ameliyatı gerçekleştirmişler. İlk yirmi saat herhangi bir acı-sızı duymadım. Hatta bu süre içinde eski koğuş arkadaşımı ziyarete bile gittim. Ancak narkozun etkisi azalmaya başlayınca, ameliyat bölgesinde küçük ağrılar hissetmeye başladım. Ameliyatın dördüncü günü hastaneden taburcu oldum.
Ameliyatımı gerçekleştiren Prof. Dr. Ender Özden’e ve ekibine, hastanede yattığım süre içinde benimle gereği üzere ilgilenen hemşirelere ve özellikle Hemşire Fatma Gebal’a teşekkür ediyorum.
Ameliyat öncesi, “Senin adına iki kişi kan vermeli” demişlerdi. Bunlardan birini yerine getiren ve sonrasında da evde beni ziyaret eden Öğretmen arkadaşım Selim Eroğlu’na, telefonla arayan veya sosyal medyadan yazarak “Geçmiş olsun” diyen ve şifa dileklerini bildiren arkadaşlarıma ve eski öğrencilerime, ameliyat olduğumu sosyal medyada görüp hastanede ziyaretime gelen BÇAL’den öğrencim hastanede sekreter Merve Güven’e ayrıca teşekkür ediyorum.
Her şey güzel gibi görünse de bazı olumsuzluklar da oldu.
Bir akşam bir elimde serum torbası, diğerinde sonda ve diren olduğu halde ihtiyaç için çıkmıştım. Dönüşte serum akmaz oldu. Refakatçim olan eşimi hemşireye gönderdim. Hemşire, “Çay içiyorum, geleceğim” demiş.
Normalde bir bardak çay on dakikada içilir. Aradan yarım saat geçtiği halde hemşire gelmeyince eklentileri ellerime alıp bu sefer ben gittim. Hemşireyi odasında buldum. Bu ikinci uyarı sonrası hemşire geldi. Ancak fırça mıydı sitem miydi, bilemedim; “Bugün bir çay dahi içemedim” dedi.
Bu arada üroloji servisini mahalle kahvesine çevirenler de oldu. Saat gecenin 23.00’ü olmuştu ve hala koridordan sohbet edenlerin sesleri geliyordu. Refakatçiler, birisiyle telefonda konuşuyorlardı. “Tarhana çorbasına yağ katılır mı, katılmaz mı?” tartışmasını duyuyordum. Hasta insan kolay uyuyamıyor. Bir de gürültü olunca uyumak, istirahatını yapmak daha da güçleşiyor.
Sesler kesilmeyince kalktım. Eklentiler yine ellerimde koridora çıktım. Yan koğuştaki iki kadın yatakların üzerine karşılıklı oturmuş, telefonu da ortalarına koymuş, komşuları ile görüntülü konuşuyorlardı. Sakin kalmaya çalışarak, “Sohbetiniz acaba ne zaman bitecek?” dedim. Bir bana, bir de birbirlerine baktılar. Cevap vermelerini beklemeden koğuşuma döndüm.
“Artık senin ne demek istediğini anlamış ve sohbete son vermişlerdir” diyeceksiniz ama öyle olmadı. Bir yarım saat daha gürültü yaptıktan sonra saat 23.50’de sesler kesildi.
Peki gürültüler devam ederken kat görevlileri neredeydi?
Ertesi günü olanları anlattığım hemşire, “Söylüyoruz ama uyarılara uymuyorlar” dedi.
Bunları, bir tıp fakültesi hastanesinin ciddiyetine yakıştıramadım.
Ben yine de halime şükrediyorum. Hastaneler ve doktorlarımız eksik olmasın.