Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


TOPLANTININ KERAMETİ

TOPLANTININ KERAMETİ



Kocaman Caddesi'ndeki binada bulunan müdür odasına girdiğimde, Müdür Başyardımcısı Kenan Taşkan Hocam ve Müdür Yardımcısı Yakup Müezzinoğlu'nu da odada oturur buldum. Müdür tamam da, diğerlerini orada görmeyi beklemiyordum. Çünkü ikisi de İHL'nin Yalı Mahallesi'ndeki binasında görev yapıyorlardı. Müdürün beni çağırdığı sırada orada bulunmalarının bir hikmeti var mıydı acaba?
Çok geçmeden mesele anlaşıldı. Müdür Mehmet Aksoy konuya girdi: “Seyfi Bey. Biliyorsunuz Adnan Bey müdür yardımcılığı görevinden ayrıldı. Ondan boşalan idari görev için seni düşünüyoruz. Arkadaşlar da seni uygun gördüler. Bizimle çalışır mısın?” dedi. Diğerleri de müdürü desteklediler.
Benim için onur verici bir teklifti. Kenan Bey, Trabzon İHL'den öğretmenimdi. Diğer arkadaşlarla da iyi geçiniyorduk. Lâkin ben okul müdürlüğünü daha 3-4 ay önce bırakmıştım. Öğretmenliği de sevmiştim. Bazı saatlerin veya bir yarım günün boş olması, ruhen de insana bir rahatlık veriyordu. 
“Teklifiniz için teşekkür ederim. Ancak ben şu anda idareciliği düşünmüyorum” dedim. Müdür Bey, “Hemen karar verme. Pazartesiye kadar düşün” dedi. Ben de bunu uygun gördüm. Ancak Kenan Bey uygun görmedi; “Bu konuyu uzatmak doğru olmaz. Yarın (Cumartesi) ben okulda olacağım. Seyfi Bey ile okulda görüşelim” dedi. Sonunda bu görüşte karar kıldık. 
Fakat tam olarak öyle olmadı. Cumartesi sabahı buluşma saatinden önce Kenan Bey okula giderken bizim eve uğradı ve kararımın ne olduğunu sordu. Hocama hayır cevabını vermek kolay olmadı. Görevi kabul edemeyeceğimi zar zor bildirdim.
Hocam gittikten sonra eşim bir öneride bulundu. “Hocana 'Hayır' demen bence iyi olmadı. Ne de olsa sende emeği var. Teklifi kabul et; yürütemezsen istifa edersin” dedi. Bu fikir benim de kafama yattı. Hemen okula gittim. Kenan Bey okulda yoktu. Acaba cevabım moralini bozmuş ve okula gitmekten vaz mı geçmişti? Kararımı bildirmek için evine gittim ama evinde de yoktu. Çaresiz pazartesiyi bekleyecektik.
Pazartesi günü teklifi kabul ettiğimi müdüre bildirdim. Bunun için bir dilekçe yazdım. O gün Kasımın otuzuydu ama Müdür Bey dilekçeye 01 Aralık tarihini atmamı istedi. Nitekim 01.12.1981 tarihinde Terme İmam Hatip Lisesi Müdür yardımcılığı görevime resmen başladım. 
Müdür Yardımcılığı görevine başlamıştım ama bu kararımın; aynı zamanda sonrasında gelecek olan müdür başyardımcılığı, şube müdürlüğü ve ilçe milli eğitim müdürlüğü görevimin de ilk adımı olduğunu bilemezdim. 
Ertesi günü beni müdür yardımcısı makamında görenler tebrik ederlerken, bazı öğretmenlerin de memnun olmadığı bakışlarından anlaşılıyordu. 12 Eylül'ün üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmişti ama siyasi görüş ayrılıkları hâlâ sürüyordu. Okul idaresine uzak olanlar, bana da uzak durmayı seçmişlerdi. Halbuki bu göreve atanmadan önce onlarla ne de iyi anlaşıyorduk.
Tabii konunun bir diğer yönü daha vardı. Ben bu okulda göreve başlayalı henüz dört ay olmuştu. Bunun da bir ayı yaz tatili ve bütünleme sınavlarında geçmişti. Halbuki yıllardır bu okulda görev yapan kıdemli öğretmenler vardı. Hem de meslek dersleri öğretmenleri… Onlar dururken, görevin bana verilmesi bazılarında hoşnutsuzluk doğurmuştu.
Bu arada başka gelişmeler de oldu. Biz Terme'yi sevmiştik ama bazılarınca sevilmediğimizi düşündürecek şeyler oluyordu. Eşimin Tirebolu'dan getirdiği yarım çuval çerezlik seçme fındık, evimizin ikinci kat balkonundan çalındı. Bir öğretmen arkadaş, kapının önüne bıraktığı piknik tüpünün, bakkaldan ekmek alıp gelinceye kadar çalındığını anlatmıştı. Bundan kısa süre sonra bu sefer benim spor ayakkabım ikinci kattaki kapımın önünden çalındı. Gerek bunlar, gerekse başkalarından duyduklarımız, “Neler oluyor? Biz nereye gelmişiz?” diye düşünmemize sebep oldu. 
Çamlıhemşin'de vatandaş pazardan kamyona yüklediği un çuvalını, köyüne araba gitmediği için akşam bir dükkânın kapısına bırakıyor, ertesi gün gelip bir vasıta ile alabiliyordu. Yani gece dışarıda bırakılan un çuvalına bir şey olmuyordu. Fakat bizim fındığımız balkondan çalınıyordu.
İşte bu endişelerle Terme'ye gelişimizin ikinci ayı dolmadan tayin dilekçesi vermek durumunda kaldım. Bu dilekçeye ne olduğunu sonraki haftalarda bulacaksınız.