Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Toplumsal bir varlık olarak insan

Toplumsal bir varlık olarak insan


2006 yılından beri hasbelkader bu gazetede yazıyorum. Bugüne kadar, 1`i şiir olmak üzere köşemde sadece 3 alıntı yazıya yer verdiğimi hatırlıyorum. Bugün de bir yerde görüp aldığım ve sanki benim düşüncelerimi yansıtmış dediğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum.

* * *

Komşu dediğin
“İyi bir komşu nasıl olmalı?
Bu konuda herkes kendince bir şeyler söyleyebilir. Ben de aklıma geldiği kadarıyla iyi komşu(!)da olması gereken özellikleri sıralamaya çalışacağım.

Bir kere iyi komşu, hal ve hareketleriyle varlığını komşusuna hissettirendir. Ne öyle?.. Hiç sesi çıkmayacak, evinde gürültü yapmayacak, gece uyuduğunda seni uyandırmayacak, üst katta insan var mı yok mu anlamayacaksın!.. Olmaz öyle.
Vakit geç olmuş, yatmışsın. Uyumuş veya uyumak üzeresin. Komşun da çoluk çocuk misafirlikten geliyor. İşte komşuluğu göstermenin tam zamanı. Komşu merdivenleri türkü söyleyerek çıkmalı. Türkü söylemesini bilmiyorsa eşi ile bir konuyu yüksek sesle tartışmalı. Eşi yorgun, konuşmaya da mecali yok mu, dediniz. Çocuğunu ele almalı, ona bir şeyler anlatmalı. Mesela, okuldan bahsedebilir. Yahut hafta sonu oynanmış olan bir maçın yorumunu yapabilir. Bir de ayaklarını basamaklara kuvvetlice vurdu mu işlem tamamdır. İşte şimdi oldu. Uyuyan komşu uyanmış ve kendisini uyandırdığı için komşusuna dua etmeye(!) başlamıştır.

Özellikle gece vakti komşuluğu hissettirmenin başka yolları(!) da vardır.
Yaz geceleri kısadır. Misafirlikten genelde geç gelinir. Evine geldin. Gürültü yapmaya niyetin yok. Olsun, bir Türk büyüğümüz(!) “Demokrasilerde çareler tükenmez” buyurmuşlar. Sen de bu sözden ilham alarak çare bulabilirsin. Mesela, karşı dairedeki komşun da henüz yatmamış, balkonda oturuyor. İşte tam fırsat. Onunla sohbete başlayabilirsin. Saat 21.00-22.00 sıraları yapacağın sohbetin bir anlamı olmaz. O zaten olağandır. Gecenin yarısı geçtikten sonra bu sohbeti yapmalısın ki, uyumuş olan bazı aileler uyansınlar ve komşularının varlığını(!) anlasınlar. “Pencereden pencereye sohbet insanları uyandırmaz ki…” diye dert etme. Yazın hava sıcak olduğundan insanlar camlarını açmış, öyle uyumaktadırlar. Sen normal bir sesle sohbet etsen de onlar uyanacaklardır. Sana “Kardeşim, bu saatte konuşup da uyuyanları uyandırmaya ne hakkınız var?” diye çıkışmasından sakın korkma. Çünkü bunun cevabı hazırdır: “Ne diyorsun sen kardeşim? Ben komşumla sohbet de mi etmeyeceğim?” der, işin içinden çıkarsın. Değil mi yani, insan komşusuyla sohbet etmez mi?!
İyi komşunun özelliklerinden biri de üst katta olanın pencereden, balkondan halı-kilim silkelemesidir. Bunun etkili olanı, alt kattakilerin balkona çamaşır astığı veya pencerelerini açık tuttuğu zamanlara denk gelenidir.

Bu tarz, en çok uygulanan yöntem olduğu için üzerinde fazla durmaya gerek görmüyorum. Lakin gelişen dünyaya paralel olarak ülkemizde de görülmeye başlayan yeni bir yöntemden bahsetmeden geçemeyeceğim:
Çocuğunu futbolcu yapmak.

“Ne var bunda? Sanki daha önce çocuklar futbol oynamıyor muydu?” diyebilirsiniz. Doğrudur. Fakat eskiden çocuklar anne-babalarından gizli kaçak futbol oynarlardı. Futbol oynayan çocuklar eve kirli çamurlu giysilerle geldikleri için özellikle anneler, çocukların futbol oynamalarına karşı idiler. Şimdi devir değişti, çocukları futbol oynamaya anneler teşvik ediyor. Ne de olsa getirisi iyi bir meslek!”

* * *
Futbol oynamanın, komşuluk ilişkileri ile ne alâkası var?
“Var” olduğunu ben de bilmiyordum ama yazıyı okuyunca anladım.
Yazının kalan bölümünü gelecek haftalarda yayınlamak üzere, iyi haftalar.