Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Trende doğum günü kutlaması


“Çok gezen mi bilir, çok yaşayan mı?”

Bu sorunun cevabı üzerinde durmayacağım.

Bu yaşa gelinceye kadar çok şey gördüm, çok şey yaşadım. Trende doğum günü kutlamasına ilk defa Amasya`ya trenle yaptığımız gezi yolculuğu sırasında şahit oldum.

İki vagona dağılmıştık. Tren ağır ağır yol alıyor, biz de etrafı seyrediyorduk. Derken ön taraftaki kızların, vagonun içinde pencereden diğer pencereye, düğünlerdekine benzer süslü şeritler asmaya başladığını gördüm. Bir ipe dizilmiş çeşitli renklerde üçgen bayraklar, kağıttan süsler ve balonların bulunduğu üç sıra süs asıldı.

Tam, “Bu da neyin nesi?” diyecektim ki, kızlardan birinin elinde yanan mumları gördüm. “Fatma`yı çağırın, Fatma`yı çağırın!” diye diğerine sesleniyordu. O zaman bunun bir doğum günü kutlaması olduğunu düşündüm.

Nitekim az sonra diğer vagona geçen kız, yanında iki kız ile geri döndü. Kızların gelişiyle birlikte bir alkış koptu. “İyi ki doğdun Fatmaaa! İyi ki doğdun Fatmaaa!” sesleri vagonun içinde çınladı. Anlaşılan, arkadaşları Fatma`ya bir doğum günü sürprizi hazırlamışlardı.

Bu arada, trende oturacak koltuk bulamadığı için ayakta seyahat eden ve uzun boyu ile kızların radarına giren öğrencimiz Furkan Can Yeşil`e, fotoğraflarını çekmesi için kızlar ricada bulunmuşlardı. Furkan, bunu canına minnet saymış ve “Rica ne demek ablacığım! Emriniz olur” diyerek teklifi memnuniyetle kabul etmişti.

O anda kenarından köşesinden bir gazeteci(!) olduğumu hatırladım ve yanlarına gittim. Doğum günlerini kutladım ve kendimi tanıttıktan sonra fotoğraf çekmek için izin istedim. İtiraz etmeden gerekli izni verdiler.

Geri dönüp yerime oturunca, bir gazeteci açısından bir şeyleri eksik bıraktığımı düşündüm. Tekrar yanlarına giderek köşe yazımda kendilerinden bahsedeceğimi, konunun iyi anlaşılması için doğum günü sahibi hakkında başka bilgilere ihtiyacım olduğunu söyleyerek Fatma`nın soyadını öğrenip öğrenemeyeceğimi sordum. Beni “güvenilmez” bulmamış olacaklar ki, soyadının `Atasoy` olduğunu söyleme nezaketini gösterdiler. Bunun üzerine Fatma ayrıca bir açıklama yapma gereği duydu. “Adım sadece Fatma değil, “ı”sı da var. Yani Fatıma” dedi. Açıklaması için teşekkür ettim ve bundan söz edeceğimi söyledim. Bize bu tren yolculuğunda güzel bir anı yaşatan üniversite öğrencisi kızlara teşekkür ediyor, bir kere daha Fatıma`nın doğum gününü kutluyorum.

Konuşmaları ve hareketleri ile lider konumunda görülen Kübra`nın, Amasya`da gezilecek yerler konusunda bize hayli faydası oldu. Nereleri gezeceğimizi öğrenince, “Amca! Sen nasıl gezi rehberisin? `Kaç defa Amasya`ya geldim` diyorsun. Daha Bimarhaneyi ve Mini Amasya`yı görmemişsin!” diyerek beni eleştirdi. Çaresiz, bu eksikliğimi kabul ettim. Lakin bununla yetinmedim. Bir araştırma yaptım. Söz konusu yerlerin ikisinin de, benim Amasya`ya son gelişimden daha sonra ziyarete açıldığını öğrendim. Mini Amasya Müzesi Haziran 2010`da, Darüşşifa (Bimarhane) ise Eylül
2011`de ziyarete açılmış.

Zaman içinde neler olmuyor, neler değişmiyor ki?

Tren, istasyonları geçtikçe inenler ve yeni binenler oluyordu. Biz de inenlerin boşalttığı koltukları kapıyorduk. Bazen bizim vagondan ön vagona geçenler oluyor bazen de ön vagondaki öğrencilerden bir kaçı bizi ziyaret ediyordu. Nevin Hanım`ın evde yaptığı kızartmalardan hazırlanan pide arası kahvaltıdan payıma düşeni öğrenciler getirdi. Böylece Çarşamba`da Trabzon ekmek fırınından aldığımız pideler gayet faydalı bir şekilde değerlendirilmiş oldu.

Gezinin bundan sonraki bölümü için haftaya buluşmak üzere.

İyi haftalar.