Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Mehmet TÜRKAN


TÜRKÇEMİZ ÖLÜYOR MU? (3)


Seyyid Nesimi´nin alttaki beyiti de, sevgililer eşler arasındaki muhabbete ve yer yer olabilecek sitemlere kimsenin karışmamasını. ?Yâr benim ise size ne, ister hoş olurum ister hoş olmam size ne??deyişini görüyoruz:

Nesîmî´ye sormuşlar o yâ ile "hoş musun?"

Hoş olayım olmayayım o yâr benim kime ne?


Dilimizdeki sonradan görmeleri ve burnu buluttan su içenleri en güzel ifade eden beyitlerden biri de anonim olarak bildiğimiz şu mısralar ediyor olsa gerek;


Böğürtlen açılsa bağ oldum sanır


Türk Şehre inse beğ oldum sanır


Yine sözün ve dilin gücünü anlatan Yunus Emre´nin şu mısralarını altınla kefeye koyup tartsanız altından daha ağır gelecek kadar anlam güzelliğine sahiptir. Bu anlamda söylenecek söz ancak bu kadar güzel söylenirdi.


Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz

Bu gün ille de okutacağız diye okullarda bekletip bir nevi zulmettiğimiz aklı hiç bir şeye ermeyen insanları bu atasözü ne güzel anlatmış.


Tatsız aşa tuz neylesin

Akılsız başa söz neylesin
İşte size sevgilinin güzelliğini anlatan anonim bir söz harikası daha.
Yüz güzel ayna güzel
Oturmuş zülfün tarar
Dizinde ayna güzel
Güzel yâri görenler
Dediler "ay ne güzel"

İstanbul´un gül devrini anlatan Ümmi Sinan´ın altından daha değerli gül sözleri.

Gül alırlar, gül satarlar
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül

Sözün kısası, yukarıda sıralamaya çalıştığım mısralara bakarak bu günün neslinin konuşmalarını, yazışmalarını, haberleşmelerini gözümüzün önüne getirelim. Acaba nerelerdeyiz. Dilimizin, güzel Türkçemizin ne hallere düştüğünü düşünelim. Kısa, ruhsuz, harfleri uçmuş, hiçbir sıcaklığı ve samimiyeti olmayan ifadeleri, yazışmaları ve konuşmaları görünce üzülüyorum. Acaba Türkçe´miz ölüyor mu? Ne yapabiliriz? Demekten kendimi alamıyorum. Çocuklarımızın gençlerimizin haberdar olmadığı, beton duvarlar arasına, testlerin satırlarına ve şıklarına sıkıştığı, gülün güzelliğini, bülbülün hazanını, gözyaşını ve hüznünü görmediği bu toplumda gerçekten dilimizi felaketler bekliyor demektir.

Bu gün de yukarıda birkaç örnek verdiğim Türkçe´nin şaheser sözlerinin yenisi söylenemez mi acaba. Yeniden aynı sehl-i mümteni sözlere ulaşamaz mıyız? Hayallere kapılıyorum, üzülüyorum. Dilleri olmayan milletlerin millet olmaktan çıkacağını düşünüyorum. Dili bozuk olanın dinin de, ahlakının da gençlerinin de toplumunun da bozulacağını düşünüyorum. Dilimiz ölürse bizi kimse ayakta tutamaz diye düşünüyorum. Bir gün olur da sözünü şiirle besleyen söyleyeceğini mısralarla, manilerle besleyen bir toplumumuz olur dileğiyle Türkçenin ölmemesi niyazıyla ve birkaç beyitimle sözüme nihayet veriyorum.

Dilek tarlasına umut tohumları ektim

Bir gün yeşerir elbet döner de devrân yârim
?..
Rahmet gönderir Rabbim damlalar yere düştü
Bir gün yeşerir elbet tohum toprağa düştü ??.