Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet TÜRKAN


TÜRKÇEMİZ HAYAT KAYNAĞIMIZ-6

TÜRKÇEMİZ HAYAT KAYNAĞIMIZ-6


 Kısa, ruhsuz, maneviyatsız harfleri uçmuş, hiçbir sıcaklığı ve samimiyeti olmayan ifadeleri, yazışmaları ve konuşmaları görünce üzülüyorum. “Acaba Türkçemizle beraber ölüyor muyuz? Ne yapabiliriz?” Demekten kendimi alamıyorum. Çocuklarımızın gençlerimizin haberdar olmadığı, beton duvarlar arasına, testlerin satırlarına ve şıklarına sıkıştığı, gülün güzelliğini, bülbülün hazanını ve gözyaşını görmediği bu toplumda gerçekten dilimizi felaketler bekliyor demektir.
Anadolu’nun sıcaklığını, sevgisini, muhabbet ve merhametini kaybettiğimiz dilimizi yeniden satırlarda ve mısralarda eski ihtişamı ile görür müyüz? Sorularım cevapsız kalıyor.
Türkçenin şaheser sözlerinin yenisi söylenemez mi acaba. Yeniden aynı sehl-i mümteni sözlere ulaşamaz mıyız? Hayallere kapılıyorum, üzülüyorum. Dilleri olmayan milletlerin millet olmaktan çıkacağını düşünüyorum. Dili bozuk olanın dinin de, ahlakının da gençlerinin de toplumunun da bozulacağını düşünüyorum. Dilimiz ölürse bizi kimse ayakta tutamaz diye düşünüyorum.
“Kahvehanelerinde laf, lakırdı ve maleyani yerine söz söyleyen, kelamında kerametler olan insanlar olur mu acaba? Çınaraltı, Küllük kahveleri gibi şairlerin ediplerin toplandığı mekânlar, dergi yazıhaneleri olur mu acaba?” Diyorum. “Sonra da biz ne badireler atlattık neden olmasın, bu topraklar münbit, bu topraklar nice kahramanlar besler ve büyütür, nice dil yiğitleri çıkarır.” Diyorum. Çünkü Yunus’un Mevlana’nın Mehmet Akif’in, Yahya Kemal’in yaşadığı dönemler en sıkıntılı dönemlerimiz değil miydi? Büyük insanlar büyük sıkıntılar zamanında ortaya çıkarlar.
Netice olarak, geceler ne kadar uzun sürse de bir gün sabah olacak mutlaka ve sabaha en yakın zamanlar en karanlık zamanlardır. Anadolu umuttur, berekettir, Anadolu anadır, yârdır diyorum.
Bir gün olur da sözünü şiirle süsleyen söyleyeceğini mısralarla, manilerle besleyen bir toplumumuz olur dileğiyle Türkçenin ölmemesi niyazıyla ve birkaç beyitimle sözüme nihayet veriyorum.
Dilek tarlasına umut tohumları ektim
Bir gün yeşerir elbet döner de devrân yârim
Rahmet gönderir Rabbim damlalar yere düştü
Bir gün yeşerir elbet tohum toprağa düştü