Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet TÜRKAN


TÜRKÇEMİZ HAYAT KAYNAĞIMIZ -1

“Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz”


 Türkçe deyince söze Yunus ile başlamak gerekir. Biz de söze öyle başladık. Yunus Emre'nin sözün gücünü anlatan bu mısraları belki de Türkçenin gücünü anlatır da yeter bile.
Milletlerin dilleri, devletlerinin gücü ve kudreti ile bilimsel gelişmeleri ile birlikte gelişir ve aynı kudrette varlığını gösterir. Türkçe bir imparatorluk dili iken tam da devletinin şanına yakışır bir dil idi. Osmanlı devletinin en güçlü olduğu 15-16-17 Yüzyıllarda dilin de aynı kudrette yükseldiğini ve yüceldiğini görüyoruz.
İmparatorluk dillerinde maiyetinde yaşayan birçok dillerden kelime vardır. Aynı zamanda birçok dile de kelimeler vermiştir. Dolayısıyla devletlerin gücü aynı zamanda dillerinin de gücüdür. Bunu çok iyi bilen sömürgeci ülkeler bir milleti esaret altına almak istiyorsa önce o milletin dilinden işe başlamıştır. Milletlerin dilini bozup aralarında iletişimi kopardıktan sonra onları egemenleri altına almanın daha kolay olacağını düşünmüşler ve bunda da başarılı olmuşlardır. Ülkelerin temeline dinamit koymaya milletlerin dilinden başlamışlardır. Çünkü dil demek milletin inancı, yaşayışı kültürü, geleneği, göreneği, kısaca her şeyi demek. Dilini kaybeden, milli duygularını, inanış ve yaşayışlarını yavaş yavaş kaybeder. Belki de asimile olmanın başlangıç noktası o yüzden burasıdır. Dili olmayanın dini de yoktur.  Bunu bilen batılı sömürgeciler sömürü işine bilinçli olarak buradan başlamışlardır.
Avrupalı oryantalistlerin, Türkologların çalışmalarının birçoğunun bu yönde olduğunu biliyoruz. Türk dili ve kültürü üzerine yaptıkları derleme ve araştırmalardan dilin ve kültürün inceliklerini öğrenerek bunları sömürücü güçlerin emellerinde kullanmaları için malzeme olarak vermişlerdir. Tabi amacı başka da olsa bu araştırmaların Türkçenin gelişimine büyük faydaları da olmuştur. Bu sayede  Türkçenin bilinmeyenleri de araştırılmış bir açıdan da dilimize hizmet etmişlerdir. Mesela, Anadolu'yu baştanbaşa gezerek derlemeler yapan, birçok masal ve efsaneyi edebiyat dünyasına kazandıran Macar Türkiyatçı İgnaz Kunoş bunlardan biridir. Türk Halk Edebiyatı çalışmaları, bu alandaki eserleri ve konferansları Türk Halk Edebiyatının ve Türk kültürünün gelişmesine de büyük hizmetler yapmıştır.
Bu kısa bilgilerden yola çıkarak günümüzde Türkçenin başına gelenleri anlatmaya, bir gönül inlemesiyle günümüz gençlerine bir durum değerlendirmesi yapmaya çalışacağım. Dilimizin nasıl yozlaştığını, bu yozlaşmanın nelere yol açacağını paylaşmaya çalışacağım.
Bugün ki gençlerimizin birçoğunun konuşmalarında ve yazışmalarında kelimelerin yarısını yuttuğunu, birbirleri ile yazışırken ya sesli harfleri ya da sessiz harfleri yutarak haberleştiklerini görüyoruz.
        DEVAMI HAFTAYA...