Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


TUTUNACAK DALIM OL!

TUTUNACAK DALIM OL!


Tutunulacak dal olmak…
Tutacak dalı olmak…
Şayet tutunacak bir dalınız yoksa düşmemek için çok çaba sarf etmeniz lazım.
Hayatın ne zaman, karşınıza ne çıkaracağı belli olmaz. Tutunacak dalınız yoksa tökezlersiniz…
Sendelersiniz…
Her tökezlemede, her sendelemede arkanızdan itecekler sıraya geçerler. Daha düşmeden itmeye başlarlar. Mademki sendeledin, bir daha doğrulmaman gerekir. Dünyanın en acımasız hali bu anlarda çıkar karşınıza. En acımasız kişilerle bu anlarda karşılaşırsınız. Bir kaşık su fazla gelir sizi boğmaya.
Bu esnada tutacak dalı olmalı insanın.
Nasıl mı?
Şayet ayaktayken, güçlüyken, eliniz ayağınız tutuyorken, herkes size hayranlıkla veya gıpta ile bakıyorken birilerine dal olduysanız, birileri de size dal olur.
Göz olur, el olur, ayak olur…
İyilik de, kötülük de zamanla artabilecek bir şeydir. Aynı zamanda azalabilecek… Her ne kadar başarı ve iyiliğin düşmanı çoksa da güçlü olduğunuz zamanlar yanınızda olanlar da çok olacaktır.
Hayat insana dünyayı ve insanları bazen acıyla tanıtır. Bazen acıyla öğretir. Bazen de güzellikle…
İyiden de, kötüden de ders almalı insan. İşte o zaman ayakları üzerinde daha sağlam durur.
Bir veli, “İnsanların arasında dünyayı çekin husumet biter” demiş. “Dünya nedir” diye sormuşlar. O da, “Dünya Allah`tan başka her şey” demiş. Bazıları da dünyayı menfaat olarak tarif etmiş. Öyle veya böyle bir gün birbirimizden ayrılacağız. Büyük şair Bakî`nin dediği gibi “ Baki kalan kubbede hoş bir sada imiş.”
Eğer bu gök kubbe altında hoş bir sada bırakabildiyse ne alâ.
Nasıl başladık, nasıl bitirdik yazıyı? Dedik ya dünya işte. Akla olmadık şeyler getiriyor.
Her şeye rağmen tutunacak dalı olmak veya tutunulacak dal olmak ne güzel bir şey. Yine de bütün mesele; dal olacak olan kökü sağlam ağacı bulmak. Kökü sağlamsa gövdesi de sağlamdır. Yoksa ağaç çürükse dal elde kalır.
Ne zaman gelmedi ki?
Veya…
Neler gelmedi ki…