Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Unutmak

Unutmak


Atalarımız “Hafıza-i beşer nisyanla malûldür” demişler. İnsan hafızası yaşadığı bazı olayları veya edindiği bilgileri zamanla unutabilir. Unutmanın çaresi yoktur. Ancak `yazı` diye bir şey icat edilmiştir. Herhangi bir şeyi unutma tehlikesine karşı onu bir yere not edersiniz. Sonra onu okuduğunuzda hatırlarsınız.

Bazı insanların hafızası kuvvetlidir. Bir defa gördüğünü, bir kere dinlediğini sanki bir yere yazmış gibi hatırlayabilirler. Ne kadar doğruluk payı var bilemiyorum, bir kere okuduğu bir metni, bir kere dinlediği şiiri ezberleyen insanların bulunduğu söylenir. Bazı insanlarda ise unutkanlık vardır. Daha orta yaşlardaki bir arkadaşın “Ben çok unutkanımdır. Şu ana kadar unuttuğum şemsiyelerin sayısını hatırlamıyorum. Bu sebeple şemsiye taşımam” dediğini hatırlıyorum.

Hafıza kuvveti, hadis rivayetinde de aranan şartlardandır. Hadis bilginleri, hadislerin derlenmeye başladığı ilk yıllarda, Peygamberimizden hadis nakleden kişinin sadece adil ve dürüst olmasını yeterli görmemişler, aynı zamanda “zabt sahibi olma” şartını da getirmişlerdir. Yani bir hadisi nakleden kimsenin, doğruluğu ve dürüstlüğünün yanı sıra “dikkatli, uyanık ve hafızası kuvvetli olma” şartını da aramışlardır.

Unutmayı yaşlılığa bağlayanlar da vardır. Bir bakıma bu doğrudur da. Ancak genç yaşta olup da, dünkü yediğini hatırlayamayanları da biliriz. Elbette yaş ilerleyip, yaşanılan yıllar ve olaylar arttıkça, geçmişte yaşananların bir kısmının unutulması gayet normaldir. Temiz beyaz bir kâğıda yazdığınız bir kelime, kağıda ilk bakışta gözünüze ilişir. Çünkü kâğıtta başka yazı, başka leke yoktur. Ancak baştan sona kelimelerle doldurulmuş bir sayfada herhangi bir kelimeyi bulabilmek için uzun zaman aramanız gerekebilir. Hatta sayfayı baştan sona okumak durumunda kalabilirsiniz.

Bunun gibi geçmişte yaşanmış olaylardan bir kısmını, ilerleyen yaşlarda hatırlamayabilirsiniz. Çünkü artık hafızada kaydedilecek yer kalmamıştır. Ya da kayıtta çok fazla bilgi vardır ve aradığınız şeyi ilk anda seçip, mevcutların arasından ayırıp ortaya koyamazsınız. Hafıza artık seçici olmuştur. Sizin için çok önemli olmayan şeyleri “Geri Dönüşüm Kutusu”na(!) atmıştır. Sadece önemli olanları ön planda bırakmıştır.

Bir komedyen, “Adam 1978`de Rıdvan`ın kaç kişiyi geçerek, kimden pas alarak gol attığını hatırlıyor. Yahu ben 1978`i kâmilen unutmuşum, bu nasıl şey?” diyor. (Ahmet Selim, Zaman 18.06.2006 ).
Buna ben de katılıyorum. Dünya Kupası tarihinin 1966 yılına kadar olan bölümünü, sonraki yıllardan daha iyi hatırlıyorum. Halbuki yakın zamanı yaşadım, maçları televizyonlardan canlı olarak seyrettim. Önceki yılları ise ne yaşadım, ne de seyrettim. Sadece kitaplardan, gazetelerden okudum. Buna rağmen eski yıllara ait bilgileri daha iyi hatırlıyorum. Bunun sebebi olsa olsa, “Önceki bilgilerin hiç kirlenmemiş, işlenmemiş sayfaya yazılı olması, sonraki bilgiler için ise, hafızada artık fazla yer kalmadığı, bilgileri kaydetmek için hafızanın seçici davrandığı, kişiyi çok etkilemeyen olayları kaydetmediği” şeklinde açıklanabilir, diyorum.
Siz yine de dostlukları ve dostlarınızı unutmayın. Size yapılan iyilikleri unutmayın. Yaptığınız iyiliği ise, fazla hatırlamayın ve hatırlatmayın.