Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


Usturanın Meşinle Dansı


Zaman denilen şeyin hızla geçmesi bir yana, arkada bıraktıkları bir bakıma bize ait hatıralar manzumesi. Bazen ardımızda öyle şeyler kalır ki gelecek nesillere anlatılması bile zordur. Zorluğu bir yana inandırıcı bile değildir.
Her geçen gün hayatımıza yeni şeyler giriyor. Bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanıyoruz bazen. Bazen iyi ki kurtulmuşuz derken, bazen de tebessümle anıyoruz hatıralarımızı. Her ne surette olursa olsun hatıralar bir yerimize saplanıyor. İstemesek de reddediyoruz.
Karasaban, pulluk, traktör, biçerdöver birbirinin devamı ve işi daha da kolaylaştıran araçlardan. Ancak karasabanı yeni nesle anlatmanın zorluğunu bilebilir misiniz? Çünkü inanılacak gibi değil de ondan.
Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere sizlere eski berberlerin usturalarından bahsetmek isterim.
Ustura, makas, fırça ve sabun bir berberin sermayesi. Bütün kazancını ustalığına bağlı olarak bunlarla karşılıyor. Mesleğin olmazsa olmazlarından yani. Makas ve fırça ilk halini korumakta. Uzun süre de koruyacağa benziyor. Yalnız sabun bir değişikliğe uğradı. Bazı berberler taraş macunu, bazıları da tıraş köpüğü kullanılıyor. Ancak eski hali hala daha geçerliliğini koruyor.
Ustura ise şekil itibariyle aynı ise de mahiyet olarak değişti. Çünkü şimdiki usturalar jiletin aparatı. Başka bir değişle muhafazası olarak kullanılıyor. Yani sakal tıraşları jiletle yapılıyor.
Eskiden öylemiydi ya?
Sakal tıraşları usturanın kendisiyle yapılırdı. Berber büyük bir itina ile müşterinin yüzünü önce ´köpükler´ daha sonra da usturayı eline alırdı. Aslına bakarsanız bu durum müşteriyi biraz tedirgin etse de başka çare yoktu.
Çok eşya gibi ustura da zamanla kendisine ait özelliğini kaybederdi. Tabiri caizse kesen yeri körelirdi. Şimdikiler jiletle tıraş ettiklerinden çözümü kolay. Değiştir jileti tamam. Ancak eskiden usturanın ´körelen´ kısmı tekrar işler hale gelmesi lazımdı.
Peki, ustura nasıl keskin hale gelirdi?
Her berberin yanında kendi boy hizasında meşinden yapılmış kemer genişliğinde ustura bileğicisi bulunurdu. Yani metal bir eşyayı, meşinle keskin hale getirmek akla ziyan bir şeydi. Berber sağ eline usturayı alır, sol eliyle bir ucu duvarda asılı olan meşini tutar, usturayı dakikalar alan bir zaman diliminde meşine sürterdi. Meşin sürtünmeyle kaygan bir hal alıyordu.
Dedik ya hayatımıza neler girdi neler çıktı diye.
Yeni şeylerden faydalanmalı insan. Ancak nereden nereye geldiğini de bilmeli. Her keşfin bir önceki halini bilmeyen bir sonraki halini hayal etmesi güçtür.
Her yenilik bir sonrakinin sağlam bir temelidir. Bir öncekini hatırlamak da eşyaya olan vefa?
Eşyaya vefa aslında geçmişimize vefadır. Tarihe vefadır. İnsana ve insanlığa vefadır. Her geçen unutulursa biz neleri geliştireceğiz?
Her neyse?
Tıraş olmak da, tıraş etmek de zor işti vesselam.
Şöyle bir maziye dönelim dedik. Ancak elektrikli tıraş makinelerinin ´homurtusu´ tıraşın keyfini hep kaçırdı aslında.
Sıhhatler olsun efendim.