Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Uzun Tatilde Kısa gezi


Öğretmenler için Ramazan Bayramı ile birlikte yaz tatili başladı. Arkadaşlar gittikleri yerlerden tatil görüntüleri paylaşıyorlar. Kimi Balıkesir´den, kimisi Marmaris´ten, bir başkası da Antalya´dan görüntü paylaşmışlar. Onları görünce imreniyor, ?Ben neden Terme´den çıkamadım?? diye hayıflanıyordum.

Yaz tatilinin başlangıcından bir ay sonra ben de yola çıkmaya karar verdim. Diğer arkadaşlar gibi ?Ver elini Balıkesir, Muğla, Antalya?? demeyecektim. Kısa süreliğine anavatana, Trabzon´a gidecektim.

18 Temmuz Çarşamba günü eşimle birlikte kendi aracımızla Terme´den hareket ettik. Zaten herkes öyle yapıyor! Keşap´a kadar normalin dışında bir durum olmadı. Keşap´ı geçtikten sonra yağ gibi asfaltı bıraktım, Yolağzı denilen yerden içeriye üçüncü derece asfalt yola saptım. Burası, Giresun- Trabzon Karayolu´nun 1977´den önceki geçiş yoluydu. Yani Armelit yolu.

Bu pazartesi, akşam haberlerinde Çaykara Derebaşı virajlarının, Türkiye´nin en tehlikeli yolu olduğu söylendi. Birinci dünya savaşı yıllarında Ruslar tarafından yaptırılan bu yolun, dünyanın en tehlikeli üç yolundan biri olduğunu söyleyenler de var. Tabandan tepeye 9 keskin virajla çıkılıyor. Yol aynı zamanda taşlık ve çok dar. Yüklü kamyonların geçişini seyretmek insanın yüreğini ağzına getiriyor.


Armelit Yolunda da doğu yamaçtan 4 virajla tepeye çıkılıyor. Bunlar Derebeşı Virajları kadar olmasa da hayli tehlikeli virajlar. Karlı bir kış günü otobüsle bu virajlardan inerken, buzlu yolu geçene kadar nasıl korktuğumu ben bilirim.


Sahil yolu yapıldıktan sonra araçlar elbette bu yoldan geçmiyorlar. 15 sene kadar önce hem eski hatıraları yâd etmek, hem de kızlarıma buraları göstermek için bu yoldan geçmiştim. Şimdi bir kere daha o günleri yaşamak adına arabamı Armelit yoluna sürdüm.


Batı taraftan tepeye doğru çıkan yol da dönemeçli ama doğu yamacı kadar değil. Yol asfalt ve çok da bozuk sayılmaz. Tepedeki geçitten sonra dağın doğu yamacındaki virajlı yollar başlıyor. Dağ dedikse, öyle Ağrı Dağı filan değil, denizden 600 metrelik bir yüksekliği var.


İkinci virajdan sonra sağa sapan yolu gördüm. Eskiden Armelit yolundan geçerken bu yol sapağında ´Yağlıdere´ levhası vardı. Şimdi böyle bir levha yok. Terme´den çıkmadan önce Yağlıdere´ye gitmeyi planladığım için bu yola saptım. Ben ?Yağlıdere´ye gidiyoruz? dedikçe, eşim bana, ?Bu Yağlıdere´de ne görmek istiyorsun anlamıyorum? Nihayetinde bir dere? diyordu.


Aşağıya doğru inerken bir tepeyi aşınca karşıda derenin içinde bir kasaba göründü. İşte o zaman eşim de Yağlıdere´nin, sadece bir dereden ibaret olmadığını anladı. ?Ben bu güne kadar burada bir şehir, bir kasaba olduğunu bilmiyordum. Yağlıdere dedikleri zaman, sahilde üzerinden geçtiğimiz derenin dağlara doğru giden uzantısı sanıyordum? dedi.


İlçeye girdik. Bir süre gittikten sonra bir kavşaktan geriye döndük. Burası ilçenin merkeziymiş. Bunca yıldan sonra Yağlıdere´ye gelip de sadece içinden geçmek olmazdı. Önümüze çıkan ilk pastaneye girdik. 14-15 yaşlarında bir genç ilgileniyordu. Onunla konuşmaya başladık. Konuşma arasında Çamlıhemşin´li olduğunu söylemesin mi? Çamlıhemşin, Terme´ye gelmeden önce benim çalıştığım ilçeydi. Üstelik Yağlıdere´den daha küçüktü ve orada herkes birbirini tanırdı. Çamlıhemşin, Türkiye´nin her tarafına pastacı ihraç ediyordu. İşte Çamlıhemşinli pastacılar, anayoldan uzakta, sapa bir yerde kurulu Yağlıdere´ye bile gelmişlerdi.


Görele´ye gelince duble yoldan çıkıp şehir merkezine girdik. Görele, eşimin evlenmeden önceki pazar yeridir ve kendisi Görele dondurmasını sever. Bunun için seyyar dondurmacıların durduğu yere doğru ilerledik ama ulaşamadık.

Çünkü o bölge araçların girişine kapalı. Esnaf da dükkanların önünü parsellemiş! Bu durumda bilmem ne kadar uzağa gideceksin, arabanı 5 dakika bırakacak uygun yer bulacaksın. Sonra yürüyerek gelip dondurmanı alacaksın?

Bu zorluğu görünce eşim, ?Yürü gidelim. Ben dondurma yemekten vazgeçtim? dedi.


Şimdi; esnaf kanunsuz olarak caddeleri işgal etmese; yollara kasa, sandık, huni, park yapılmaz levhaları koymasa. Biz de yolun kenarında 2-3 dakika aracımızı durdurup iki dondurma alsak. Dondurmacı kazansa, biz de Görele dondurması yiyebilmekten dolayı mutlu olsak, daha iyi olmaz mı?


Haftaya görüşmek üzere.