Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Virüs deyip geçmeyin

Virüs deyip geçmeyin



Koronavirüs salgını sebebiyle, 12 Mart Perşembe günü Hükümetin aldığı kararla ilk ve orta dereceli okullar iki hafta, yüksek okullar üç hafta süre ile tatil edildi. Spor karşılaşmalarının seyircisiz oynamasına karar verilmişken, bir hafta sonraki toplantıda tamamen ertelenmesi kararı çıktı. Ki bu karar, ben de dahil herkesin beklediği bir karardı. Özellikle futbol maçlarının seyircisiz oynanmasının bir tadı yok. Erteleme kararı iyi oldu. 
Yine son toplantıda bir süreliğine camilerde cemaatle namaz da yasaklandı. “Camiler açık olacak. İsteyen camiye gidip bireysel olarak namazını kılabilir. Namaza durulurken kişiler arasında en az bir metre mesafe bulunacak” denildi. Ancak bunun bir tehlikesi vardı. Cuma namazında 1-2 metre aralıklı durmayı sağlamak mümkün olacak mı? Konuyu halletmek için ek bir karar alındı: “Cuma günü ve takip eden Cumartesi akşamı Miraç Kandili dolayısıyla camiler kapalı tutulacak.”
Karar, birkaç aykırı görüş hariç, kamuoyunda olumlu karşılandı. Bu karar, insan için, insanın sağlığı için alınmıştır. Sağlık her şeyden önemlidir. Çünkü sağlık olmadan bir şey yapılamaz. Zaten sağlık, İslâm'da bazı ibadetlerin ön şartıdır. Sağlığı elverişli olmayanlar oruç tutmayabilir. Hacca, ancak yoluna gücü yetenler gidebilir. Yani hacca gitmeye sağlığı uygun olmayanlara hac farz değildir. Ayrıca, ayakta namaz kılamayanlar, namazlarını oturarak kılabilir. Kısacası bir müslümanın ibadetlerini yapabilmesi için sağlıklı olması gerekiyor. Cemaatle namazın ertelenmesi de insan sağlığı içindir. 
Bu tedbirlerin dinimizde yeri vardır. Peygamberimiz (SAS)'in, “Bir yerde veba (salgın hastalık) varsa oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba salgını varsa, oradan çıkmayınız” (Buhari, Tıb; 30) hadisini, konuya aşina olanlar hatırlayacaktır. Biz okullarda konuyu işlerken bu hadisi, karantina uygulamasının kaynağı ve dayanağı olarak anlatırdık.
Cemaatle namazın ertelenmesi kararına saygılıyım. Ancak durumu yerinde görmek üzere öğle ezanı okunurken, Samsun'da bulunduğum mahallenin camisine gittim. Ezan iki dakika önce okunmuştu ama caminin kapısı kapalıydı. Kapıya yapıştırılmış A4 kâğıdında şu duyuruyu okudum:
““SALGIN SEBEBİYLE CEMAAT İLE NAMAZ KILINMAMAKTA LÜTFEN EVLERDE KILINIZ.”
Öğleden sonra çarşıya çıkmıştım. Büyük Camiye de uğradım. Onun kapısı da kilitliydi ve kapıya şu not iliştirilmişti: “SAYGIDEĞER HALKIMIZIN DİKKATİNE!
SALGIN HASTALIK NEDENİYLE CUMA GÜNÜ VE CUMARTESİ KANDİL GECESİ CAMİMİZ KAPALI OLACAKTIR.
LÜTFEN NAMAZLARINIZI EVLERİNİZDE KILINIZ!!!” DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Burada “Halkımız” ifadesi yerine 'cemaatimiz' ifadesi daha uygun olurdu diye düşündüm. 
Bu virüs, pek çok tabii afetten daha fazla insanlığı etkiledi. 
1970 Eylülünde görülen kolera salgınında İstanbul'daydım, fakat camiler kapatılmamıştı.
Onbeş bin kişinin ölümüne sebep olan 1999 Marmara depreminde yine İstanbul'daydım. Ama o zaman da camiler kapatılmadı. Bir metreyi aşan kar yağdı, camiler kapatılmadı. Demek bu seferki, daha büyük ve daha tehlikeli bir afet. 
Aslında virüs, mikroptan küçük bir varlık. Bir yerde, “Virüs, mikroptan on bin kat daha küçük canlı ve cansız arası bir organizmadır” diye tanımlanmış. Gözle görülemeyecek kadar küçük, lakin insanoğlunun başa çıkamayacağı kadar güçlü bir düşman! Öyleyse, virüs deyip geçmeyin. Korunmak için gereken tedbirleri alın, devletin aldığı kararlara uyun.
Bu virüs ve sebep olduğu hastalık, öyle dünyanın geri kalmış ülkelerinde ya da ilkel bir hayat yaşayan toplumlarında ortaya çıkmış değil. Bilâkis, dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'de ortaya çıktı. Çin, aldığı bütün tedbirlere rağmen 3.144 kişinin ölmesini engelleyemedi. Yine ileri Avrupa ülkelerinden İtalya'da, 4.825 kişi hayatını kaybetti. (Basın, 22.03.2020 verileri)
Acaba bu, insanoğluna bir ders mi? Son elli yılda inanılmaz teknolojik gelişmelere imza atan insanoğlu çok mu şımardı? Bir yazısında Zeynep Oral, “Ey korona! Sen nelere kadirsin?” derken, Işıl Özgentürk de yazısına, “Büyüklenme insanoğlu, bir virüs seni haşat etti!” başlığını koymayı uygun görmüş. (Cumhuriyet, 15.03.2020) Biz bunu şöyle ifade ederdik:
“Büyüklenme insanoğlu! Senden büyük Allah var!”