Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Seyfi GÜNAÇTI


Vona'da mola verdik

Vona'da mola verdik


Geçen haftaki yazımda yolumun Adana İmam Hatip Okulu'na nasıl düştüğünü anlatıyordum.
Tarih 20 Ağustos 1964. Parasız yatılı yazılı imtihanını kazanmış, 25 Ağustos'taki sözlü sınav için Babamla birlikte Beşikdüzü'nden Adana'ya gidiyorduk.
Yollar henüz sahile inmemişti. Büyük bölümü içeriden geçiyordu. Beşikdüzü'nün hemen çıkışında Ağasar Deresi ağzından otobüs içeri sapıyor, döne dolaşa yol aldıktan sonra Eynesil'de sahile iniyordu. Tirebolu'da da yol sahilden hayli yüksekten geçiyordu. Espiye çıkışında tekrar içeri sapıyor, Yağlıdere boyunca bir süre gittikten sonra bir köprüden geçip 4-5 keskin dönemeçten oluşan Armelit rampasına sarıyordu. Yaklaşık 30 km yol aldıktan sonra ancak denizi görebiliyordunuz.
Otobüsümüz Vona çıkışında mola verdi. Vona, Perşembe ilçesinin eski adıdır. Şehrin hemen çıkışında yolun solunda bir servis lokantası vardı. Ancak bugünküler gibi teşkilatlı değildi. Üstelik üç katlı bir binanın alt katındaydı. Otobüslerin park etmesi için çok fazla alanı yoktu. Aynı anda 4-5 otobüs ancak yer bulabilirdi. Zaten o yıllarda bu yoldan aynı saatlerde o kadar çok otobüs geçmezdi.
Terme'den nasıl geçtiğimi hatırlamıyorum. Fakat Çarşamba beni heyecanlandırmıştı. Çünkü ders kitaplarında okuduğum Yeşilırmak nehrinin üzerinden geçiyordum. Bu, bana farklı ve hoş bir duygu veriyordu. Hani önemli bir devlet adamı ile yahut tanınmış bir artistle fotoğraf çektirir de gururla paylaşırsınız ya; işte öyle bir şey.
O zamanlar Trabzon-Samsun arasında asfalt yol var mıydı, varsa da nereleri asfalttı hatırlamıyorum. Belki bugünkü Havaalanı kavşağı ile Samsun arası asfalt olabilir. Şuradan biliyorum ki eğer otobüsünüz muhafazalı değilse araçların geçişi sırasında bazı bölümlerde otobüsün içine toz dolar, yolcular bundan rahatsız olurdu. 
Trabzon'dan Adana'ya giderken iki durağımız vardı: Samsun ve Ankara. Gidişlerde Ankara'ya kadar aktarmasız gidebilirdik. Çünkü Osmancık- Tosya yolu henüz yapılmamıştı ve İstanbul'a giden otobüsler Ankara'dan geçmek zorundaydı. Dönüşlerde, Ankara'dan Trabzon'a bilet alırken hep 'aktarmasız' derlerdi ama Samsun'a geldiğimizde çoğu kere muavinin “Samsun yolcularına geçmiş olsun. Trabzon yolcuları karşıki otobüse!” uyarısını duyardık. 
Başşehrimiz Ankara'da bir tanıdığımızın yanında bir akşam misafir olduk. Ankara ile ilgili izlenimlerimi satırlara dökmeye kalksam bu sütuna sığmaz. Ertesi günü babamla Dışkapı'daki otogara zor yetiştik. Gündüz yolculuğundan sonra akşama yakın bir saatte Adana'ya ulaştık. Trabzon-Samsun, Samsun-Ankara ve Ankara-Adana olmak üzere bu üç güzergâhın seyahat süresinin birbirine yakın olduğunu ve her birinin 7-9 saat sürdüğünü söyleyebilirim. 
Otobüsten indikten sonra garajların hemen karşısındaki Dünya Otelinin alt katından bir oda kiraladık. Nedendir bilmiyorum, o zamanlar otogara 'Santral Garajlar' deniyordu. 
Adının Fuzuli Caddesi olduğunu sonradan öğrendiğim, otelin önünden geçen bu yol, toprak dolgu ile yükseltilmişti. Çünkü her iki yanından caddeye bağlanan sokaklar eğimliydi. Otele bu caddeden giriliyordu ama aşağıda otelin bir katı daha vardı. Aşağıda derken bunun bodrum katı olduğunu sanmayın. Alt kattaki odaların önünde portakal ve başka ağaçların süslediği güzel ve geniş bir bahçesi vardı. Burası, bir üst kattaki odalara göre hem daha serin hem daha huzur vericiydi.
Meğer bizim gibi sözlü sınava gelen Şalpazarı'ndan yedi öğrenci de bu otelde ve bahçeye bakan odalarda kalıyorlarmış. Odalarda demek yanlış olur, odada 7 yatak olmadığından başka odalardan ranza getirerek yedi arkadaş aynı odada kalıyormuş. Bunlardan dört tanesi benim gibi ilk defa gelenler, üç tanesi de geçen yılın öğrencilerinden olup ikmale kalanlardı. İkmal'in ne demek olduğunu bilmeyenler için söyleyeyim, bunun sonraki adı bütünlemedir. Tabii şimdi bütünleme de kalmadı. Yılsonu itibariyle başarısız dersi olanlar Ağustos ayında başlayan ikmal imtihanlarına katılırlardı. Tek dersten dahi başarısız olanlar sınıf tekrarı yapmak zorundaydı. Tek dersten sınıf geçmek olmadığı gibi 'sorumlu geçmek' diye de bir kavram yoktu.