Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


YARADANUM YARATMIŞ!

YARADANUM YARATMIŞ!


    Annemi ziyaret için Gebze’deyim. TRT Belgesel’i seyrediyoruz.
    TRT adına seyahat ederek program yapan bir kız var. Kırık bir Türkçe ile konuşuyor. Adını ve hangi milletten olduğunu bilmiyorum. TRT Belgesel’de seyrettiğim son programını Fırtına Vadisi’nde (Çamlıhemşin) çekmiş. Programın sonunda Amerika’da oturan anne-babasından gelen doğum günü mesajından adının Rikki olduğunu öğrendim.
    Türkçe konuşan Amerikalı kız, bir çay bahçesine girdi. Yanlış anlaşılmasın, çay bitkisinin toplandığı bahçeye. Kadınlarla birlikte çay toplayacak. Bir kadın çay makasını eline verdi. O da kadınlardan gördüğü kadarıyla makasla çay toplamak istedi fakat başarılı olamadı.
    Kadınlardan biri, “Dur, ben seni hazırlayayım” der gibi kızın elinden makası aldı. Sonra birinin getirdiği, yöreye has sarı- siyah renkli Çamlıhemşin usulü başörtüleriyle kızın başını bağlamaya başladı. Baş bağlama işi bitince ortaya güzel bir kız çıktı. Kızın başını bağlayan kadın;
    “Ne kadar da güzelmiş! Yaradanum Yaratmuş” dedi.
    Kız belki başını bağlamadan önce de güzeldi ama demek başına bağlanan örtü onu daha bir güzel gösteriyordu. Çamlıhemşinli kadın bu güzelliği ifade etmekten kendini alamamıştı.
    Manzara güzeldi, çay toplayan kadınlar saygındı ama beni asıl kadının o cümlesi etkiledi:
“Yaradanum Yaratmuş!”
    Bu bir inanç göstergesiydi. Lakin ben kadının ağzından dökülen o iki kelimede başka anlamlar buldum. Bunda iman vardı, bunda saygı vardı, bunda Yaratan’a sevgi vardı. Kısacası halis bir inanç vardı. “İşte Anadolu insanının imanı” dedim.
Gebze nerededir?
    Gebze, Kocaeli’nin bir ilçesi, hem de en büyük ilçesi. Hatta kendisinden de büyük ilçesi. 2018 nüfus sayımına göre Kocaeli’nin nüfusu 363.000 olarak tespit edilmişken, Gebze’nin nüfusu 371.000 imiş. Bu haliyle 40 vilayetten daha büyük olduğu söylenebilir. Eğer vilayet olsaydı herhalde ‘Büyükşehir’ statüsüne alınırdı.
Benim Gebze ile tanışmam 1984 yazına rastlar. Daha önce sadece yolcu olarak geçiyorken, bu tarihte ailemi ziyaret için gittim. Büyük amcam İstanbul’daki evini satıp oraya taşınmıştı. Sonra Zonguldak’ta oturmakta olan babam da oraya yerleşti. O günden sonra belli aralıklarla Gebze’de ve mahallelerinde bulundum. Amcamın çocuklarının yanı sıra annem ve iki kardeşim halen burada yaşamaktadır.
    Gebze’ye annemi ziyaret için gelmiş olmakla birlikte fırsat buldukça akrabaları ve tanıdıkları da ziyaret ettim. Bunlardan biri de Terme İmam Hatip Lisesi’nden öğrencimiz Aydın Öztürk’tür. Aydın Öztürk, İHL’den sonra yüksek okulu da bitirerek öğretmen olmuş. Türkiye’nin değişik illerinde görev yaptıktan sonra üç yıl önce Darıca’ya gelmiş. Halen Darıca Barbaros İlkokulu’nda görev yapıyor.
    İlk tanıdığımda Darıca, Gebze’nin bir beldesi iken sonradan ilçe olmuş. İlçe olmayı çoktan hak ediyordu. Bugün nüfus bakımından merkez ilçeden sonra, Kocaeli’nin en büyük ikinci ilçesi durumuna gelmiş. Gebze’ye bakarak, Darıca’nın da engebeli bir arazi üzerinde olduğunu sanıyordum. Fakat gidince gördüm ki, gayet düzlük bir yer. Ankara’dan gelip İstanbul’a giden tren yolu da oradan geçiyor. Barbaros İlkokulu da demiryolunun güney tarafında ve demiryoluna çok yakın.
    Aydın Öztürk’ü ziyaret etmemin bir başka sebebi daha var; okul yıllarında iken güreş yapıyor olması. Terme İmam Hatip Lisesi adına Türkiye liselerarası güreş şampiyonasına katılmış. Rize’de, sonraki yılların milli güreşçisi Mehmet Akif Pirim ile güreşirken hakemin haksızlığına uğramış. Bu olaydan sonra da güreşten soğumuş.
    İHL Güreş Takımı dışında Termespor’da da güreşmiş. ‘Dünden Bugüne TERMESPOR’ isimli kitabımda birkaç satırla kendisine yer vermiştim. Şimdi ise onunla ilgili gerekli bilgileri tamamlamak istiyordum. Bu vesile ile bizzat okuluna kadar gittim.
    Beni iyi karşıladı. Öğretmenler Odasında oturup çay içtik, sohbet ettik. Güreşin yanı sıra eski günlerden de söz ettik. Benim için iyi ve faydalı bir ziyaret oldu.
    * * *