Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

B.Rahmi ÖZEN


YETMİŞ İKİ DİLCE

YETMİŞ İKİ DİLCE


`Ya Rabbi, kıyamet günü benim bedenimi o denli büyüt ki, cehennemini günahkâr kulların yerine sadece ben doldurayım da onlara yer kalmasın!`
Hz. Ebu Bekir

-Bunu, bir insan mı söylemiş?
-Evet! Hz. Ebu Bekir adındaki bir Peygamber dostu, söylemiş.

-Bir insan, bunu nasıl söyler?
-Şaştınız mı?

-Şaşıyorum. Nedir, bunu söyleten, anlamıyorum?
-Aşktır, sevgidir.

-Başkaları için cehennemi tercih etmek…
-Allah âşıkları, kendi özü için değil, başkaları için dua kılar.

-Başkaları niçin ilgilendirir sizi?
-Başkalarının mutluluğu bizim mutluluğumuzdur da ondan ilgilendirir bizi. Ve biz, bu kutlu duygularla Allah`a sevgiden öte yüce bir aşkla bağlanırız.

-Niçin yaparsınız, bunu?
-Teşekkür borçluyuz Rabbimize. İçinde bulunduğumuz hayatı ve Âhiret hayatını tatlandırmak için yaparız bunu.

-Ne geçer elinize?
-Bize daha lezzetli gelir, böylesi. Kirlerden daha bir arındırır, içimizi.

-Bölüşüyorsunuz her şeyinizi…
-Bölüşmenin lezzetine bir erişseniz, ah! Yüce Yaratan`ın ödeyemeyeceğimiz kadar büyük bir bağışıdır, bize böyle davranmak.”

-Şaşmamak imkânsız, size... Ağzınızdan çıkan söz değil, gönül fethetme busesi adeta. Kadife gibi yumuşak nazenin cümleler üretiyor diliniz. Her bir sözcük, mıknatıs gibi çekiyor insanı kendine. İnci mercan, altın ve elmas bölüklerinden daha değerli... Sizin gibi olabilmek için ne tavsiye edersiniz?

-Bir çırpınışla yüzünü göklerin derin menfezlerine yönelt. Gök katmanlarında parıldayan gümüşsü ışıklar, ateşten damlalar gibidir. Görmüyor musun, silinmiş tertemiz mavisiyle kabarmış serim serim gökyüzü; insanı çıldırtacak kadar kendine müştak ediyor. Bunun karşısında iğne iğne kanamalı Yemen çöllerinin ateşini taşıyan yürek. O zaman üstüne uçsuz bucaksız bir gölge düşer. Kâinat kitabından yeni bir sayfa olur o gölge.

-Kâinat kitabının sayfası mı? O da ne?
-İşte şu gördüğün âlem bir kitaptır. Ruhunun kalıbı olan şu bedenin dahi bir kitaptır. Herkesin okuması içindir, bu kitap. Herkesi ibretle okumaya çağırır, altın sayfaları. Bu kitabı iyi okursa insan; sırtı yere gelmez. Ne sence, ne bence; yetmiş iki dilce hitap ediyor insanın gözüne ve dahi özüne.

-Yetmiş iki dilce, öyle mi?
-Evet, ne sence, ne bence; yetmiş iki dilce…

-Kahrolsun bizi gözsüz, sözsüz ve özsüz bırakanlar! Bizi mahvettiler.
-Noksanlık bizde bulunmasaydı, yapamazlardı bunu size. Emeği avucunda kaldıysa; noksanı başkasında aramamalı insan. Belki ne çekiyorsak Allah`a sırtımızı dönmekten çekiyoruz.

-Nefretimiz yüreklerinize, hançerlerimiz ciğerlerinize oturdu. Hâlâ ne kadar hoşgörülüsünüz!
-Her kim bize taş atarsa biz, gül atarız ona. Her kim bize söver ise dua ederiz biz, ona. Görmeyiz, yapılan kötülüğü ve görmemek için toprak ekeriz, gözlerimize.

-Bu sizdeki; ya büyük bir zillet, ya çözemediğim bir haslet! Ya korkaklık, ya insandan öte büyük bir derinlik…
-İnsan olabilme şuurundan geçirilseydiniz; siz de yapamazdınız bu yıkımı. Yüreğinizde insana ve varlığa ait sevgi maya tutturulsaydı asla ve kat`a yapamazdınız. Allah`a inanan bir yürek, başkalarından ayrı kalıp sırf kendi özünü düşünemez.