Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


YILLAR VE YOLLAR

YILLAR VE YOLLAR


    Belki en zor yazılardan biri bir kişi hakkında yazmak. İnsan nasıl başlayacağını bilemiyor. Zaten köşemizde bize ayrılan yer de bu tür yazıların hakkıyla yazılması için yeterli bir alan değil.
    Sözü uzatmayalım.  Bundan beş sene önce (22 Ocak 2015) tarihinde Kadir Çalışıcı'ya ait bir yazı yazmıştım.  Yazarımız emekli bir vali. Onu “Masal Bitince” adlı eseriyle tanıdım. Ardından “Valilerin de Öyküleri Vardır”  adlı eseri takip etti. Şimdi sırada “Yollar ve Yıllar” adlı eseri var.
    Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Sayın Kadir Çalışı ülkemiz için büyük bir şans olmuş. Hani “Devlet umuru görmüş” denir ya, öyle biri.
    Ülkemde böyle yöneticilerin olması yarınlara daha güvenle bakmamı sağladı. İşin yazarlık kısmına da geleceğiz elbet.
    Yollar ve Yıllar adlı eseri okuyunca bir defa daha takdir ettim valimizi. Sadece idareciliği değil kalemi de bir o kadar güçlü. Allah sağlıklı uzun ömürler versin de daha çok eserlerini okuyalım inşallah.
    Yıllar ve Yollar adlı kitap on bir bölümden meydana gelmiş. Her hikâye/hatıra ibret alınacak türden.  Şimdi bunları bu kadar kısa bir yere nasıl sığdırırım bilemem. Ancak az da olsa bahsetmek bizim için de vazife.
    İşe “Soğukoluk”la başlayalım. Kitabın ilk yazısı. Şimdi bu yazı kaleme nasıl alır?  Bir ülkede varlığı bilinen ve belli bir süre müdahale edilemeyen bir yer. Varlığına nasıl tahammül edilmiş veya kimsenin burayı intizama koymasına nasıl gücü yetmemiş? Bu hususta çok şey yazmak istemiyorum. Olur ya zülfüyâra dokunur birilerinde.  Sayın valimiz tatlı ve akıcı bir üslupla vermiş mesajını. Umarım almışızdır.
    İkinci hatıra “Burası Muştur” başlığı ile alıyor yerini.  Bir devletin insanına zulmü nasıl kaleme alınır. Üstelik devri sabık yapmadan. Kırmadan, incitmeden. Devlete halel getirmeden. Yazıdan anladığım şu: Yokuş bizim zihniyetimizdeymiş meğer.
Üçüncü yazı başlığı “Koca Ahmet.”  Mizacı, meziyeti, becerisi ne olursa olsun adil ve vatansever bir baba nasıl olur bilinsin. Harika bir anlatım. 
    Dördüncü yazı “bahtım Bahtım” başlığı ile yer almış kitapta. Yıkılmayan fikirler, alışılmış adetler… Ezber bozmak her yiğidin harcı değil elbet. Bazen iler kişinin ve toplumun dediği gibi olmayabiliyor. Gönül ve şartlar kendine has kaideleri yazıyor bazen. İşte o “bazen”lerden biri.  
    Beşinci başlık “Eski Rüyalar” adını taşıyor. Bir bakıma “Eskimeyen eski rüyalar.” Zaman, mekân, hayal üçgenin ruhta yaptığı mücadele. Herkesin bir “Eski rüya”ları vardır. Biz yazarın rüyalarını çok beğendik. Hakkında tek başına uzun bir yazının yazılacağı hatıra. Bizim yerimiz dar.
    Sırada “Ahiret Kardeşi” adlı yazı var.  Maziye, ecdada, hatıralara ne kadar önem verebiliyoruz? Hazin ifadeler ihtiva eden düşündürücü bir yazı.
    Yedinci sırada “Adını Yeni Öğrenen Çocuk” var. İlkokula gittiğim günleri hatırlattı bana. Ben de soyadımı bilememiştim. Soyadım yerine köyde her kişiye verilen ikinci bir ismi soyadım sanmıştım.  Her ne kadar adımızı bilmesek de içimizi biliriz. Yazarımızın bu konuyu ustaca ele alması takdire değer.
    Sırada ilginç bir hatıra daha. Kitapta “Leçço Dayı” ismiyle yerini almış. Anadolu insanının masumiyeti, kadirşinaslığı, iç zenginliği ve buna dair güzel hasletlerin ifade edildiği bir yazı. Ayrıca tabiri caizse burnundan kıl aldırmayan yöneticilere de verilen bir ders. Tabi böyle bir dersi alabilecekleri izanları varsa…
    Hali pürmelale ağlamak diye bir tabir var ya işte öyle bir hikâye daha. “Tekelci Hâkim” kimin eseri? Lafı uzatmaya lüzum yok. Burada yorumu okuyan okuyucuya bırakıyorum.
    Onuncu başlığımız “Zirvedeki Giz” adını taşıyor. Aslında kendi kendime hep sorardım “Festivaller ne işe yarıyor diye.” Neyse burada benim düşündüğüm değil de yazarımız bir festival hatırası anlatmış. Bazen tebessüm ettiren bazen düşündüren. Mühim olan nakil burada. 
    Kitabın son yazı başlığı “Tumansız Vali” adını taşıyor. Tebessüm ederek okuyacağınız ve ayrıca bazen yakınlarınızın uyarısını da dikkate almanız gerektiğini anlatan bir yazı.
    Son söz.
    Teşekkürler Sayın valim. Kaleminiz daim olsun. Gözümüz hep sizin gibi valileri arayacak. Kendimiz için değil yani. Bizle milletin dertleriyle dertlenen bir neslin ahfadıyız.