Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Yılmaz İMANLIK


YILMAZ İMANLIK´IN "BALLI YUMURTA"SINDA ÖYKÜ EVRENİ (2)

Kuş Yuvası Düş Yuvası: ?Çocukluk...


3-Kuş Yuvası Düş Yuvası: ?Çocukluk... Bir su gibi akıp giden insan hayatında hiç solmayan bahar... Çiçeklerin kokusuna ömrümüzün her safhasında özlem duyduğumuz özge bir mevsim... Günahı hiç tanımadığımız, dilimizin yalanın tadını hiç almadığı gerçek bir düşler sarmalı... Bütün sevgileri anne sevgisi kadar kutsal bildiğimiz, sevginin ihanete dönüşebileceğine rüyamızda bile inanmadığımız sevgi yumağı..."
Anadolu´da bir söz vardır:"Kuşun yuvasını yıkan düşünde öldüğünü görürmüş." Kuş sözcüğünü yuva sözcüğüne iliklemek ne kadar incelikse, çocukluğun düşlerinde kuşa dair nice anılar da ilerideki yuvamızın yaşamda sınanmasıdır:"Biz hayranlıkla yuvaya bakarken anne kuşun bir yerlerden bizi izlediğini,"Aman yumurtalarımı çalmasınlar!" diye dualar ettiğini nereden bilebilirdik? Bunu ancak yıllar sonra bir yuva sahibi olunca düşünebildik."
Çocukluğun "hiç solmayan bir sevgi baharı" olarak özetlenebilecek algısında Yılmaz İmanlık."Kuş Yuvası Düş Yuvası"nda İmanlık´ın baharına öyle bir hüzün ve acı gelip oturur ki insan içindeki kötülüğü çocuklukta da öğrenir:"Nasıl mantıksa, bizi sevmeyenler bizim bildiğimiz bir yuvayı dağıtıp yumurtalarını kırarak ya da yavruları öldürerek bizden intikam almış oluyorlardı."
Kuş, bir çocukluk imgesi olarak şiire ve öyküye yakıştığı gibi İmanlık´ın yüreğindeki sevgi nesnesi onun acıyla talimi de oluveriyor. Siz çocukluğunuzda bir kuş yuvası yıktıysanız önce Anadolu´dan özür dileyin.
4-Silgi Tozları: İmanlık öykü öznesi olarak anılarını öyküleştirmeyi çok seviyor. Klasik deyişle, "Şairin yaşamı şiire dahil." "Silgi Tozları",sizi yine çocukluğumuzun ayrıntılarda kalmış gizli sevinçlerine götürüyor. Aslınca İmanlık bir nevi bize kendi yaşamından kesitlerle anılarımıza pencere açıyor. Depreşen duygularımız çocukluktan izler arıyor. Bir baba için öncelikle önemli olan çocuğuna aldığı silginin hangi problemin üzerinden geçtiği değil, tozlarının biriktirilip bir hediye oluşturulmasındaki inceliğe mukabil çocukta önemlilik ve sevgi oluşturabilmektir. İmanlık gibi erinmeyin, en güzel silgileri alın çocuklarınıza. Belki bir gün onun tozlarından sizin resminizi bile yapabilir.
5-Kelebek Güncesi: Bir yaban gülünün dikenine takıldı kanatlarım
O günden beri kelebekler bende hep yara halidir

6-Başka Baharın Gül´ü:İmanlık´ın toplumsal hassasiyetleri şiddet görmüş kadınları da kapsıyor.Kendi baharını yaşayamayan Gül´ün hikayesi ahlaki çöküntü içinde kendi çürümüşlüğünü hazırlayan insanoğlunun bir laboratuvar öyküsü: ?Ah bu insanların hala değişmeyen kafa yapıları!Kız evlat,erkek avlat ayrımı.Bir türlü aşılamayan,insanların kafasına bilinçsizce yerleşmiş sosyal normlar,mahalle baskısı,cehaletin paslanmış vidaları..."
Ölümün kıyısına yaklaşmak isteyen,"ağaçlarındaki bütün yaprakları bir an önce dökme"ye uğraşan öykü kahramanın yaşadığı acılara dikkat çekmek, kanıksadığımız bir olgu artık ne yazık ki. Etrafımızda "zalim ellerin saçlarından tutarak beyazların olmadığı bir mevsime sürüklenen" gelenek ve cehalet kurbanı o kadar çok genç kızımız var ki."Başka Baharın Gül´ü", kadının özgürleşmesindeki ve kendi varlığını bulmasındaki sancılı sürecin erkek egemen şiddet ve hiddet toplumundaki iz düşümlerini barındırıyor ve aklıma hemen Tevfik Fikret´in o muhteşem mısrası geliyor bir çare olmasa da:"Elbet sefil olursa kadın alçalır beşer."