Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


Yılmaz Hoca`nın Elma Ağaçları

Yılmaz Hoca`nın Elma Ağaçları


Değerli meslektaşım eğitimci şair-yazar Yılmaz İmanlık “Ballı Yumurta” adlı kitabını lütfedip imzalayıp bize hediye günden beri kitap hakkında birkaç kelam yazmayı düşünüyordum. Bugünün işini yarına bırakma alışkanlına ananevi alışkanlıklarımızın yanında şahsi üşengeçliklerimiz de eklenince bu günlere kaldı. Kaldı da ne oldu? Kitap hakkında yazı mı yazacağını sanıyorsunuz? O halde yanıldığınızın resmidir. Çünkü kitap hakkındaki yazımı biraz daha tehir ettim.

Daha imzaladığı günün haftasında bir solukta okuduğum bu kitabı nasıl kaleme alırım diye düşünürken elden kalan elli gün kalır misali gün uzadı. Bizde aramızdaki muhabbeti bahane ederek tabiri caizse ipe un serdik.
Resmi tatillerin dışında uzun sayılacak bir “kar” tatilini “kârlı” hale nasıl getirim derken evdeki mütevazı kitaplığımı tekrar düze koymak istedim. Elime “Ballı Yumurta” gelince bir durdum. Şöyle bir sayfalarını karıştırırken “Asuman Meselesi” hariç diğer başlıklara bir göz atayım dedim. İyi etmişim. Hem bir tekrar oldu ve ben hafızamı tazeledim. Kitapta bulunan; Mevlana Şekeri, Kristal Dünyalar, İğnebur Çiçekleri, Elma Ağacım ve Yüreğim Yangın Yeri başlıklı yazılar beni kendi hüznümle birlikte alıp bir yerlere götürmüştü. Dedik ya “Asuman Meselesi” hariç.

Yılmaz İmanlık`la çok benzer yanımızın olduğunu gördüm. Mesela ben hem elmayı, hem elma ağacını ve dahi özellikle elma çiçeklerini çok severim. Elma çiçeği konulu çok yazım ve şiirlerim var. Aynı başlığa rastlayınca orayı tekrar okudum. O yıllar önce okuduğu okulunun önündeki elma ağaçlarını göremediği zamanki ruh halini en iyi anlayanlardan biriyim. Daha önce muhterem arkadaşımız Selim Eroğlu da buna benzer bir köşe yazısı yazmıştı. Sanırım adı “O bizim için bir tarihti” olacaktı. Birbirine yakın tarihlerde benze yazılar okuyunca insan o günleri anlatan zamanlara gidiyor.

Yılmaz Hoca en çok elma ağaçlarını yerinde olmamasına üzüldü sanırım. Orada elma yerine başka ağaç da olsa aynı sızıyı yüreğinde hissedeceğinden eminim. Çünkü varlığını bildiğiniz, sizinle hatırası olan bir şeyin bilinmeyen bir zamanda dünyadan el etek çekmesi hakikaten çok hüzün verici bir şey. İnsan ayağının takılıp düştüğü taşı bile arıyor. O zamanlardaki canın acıdığını düşünmeden…

Belli bir yaşın üzerine çıkınca hatıralar bırakmıyor insanı. Aslında tarih insanın bir parçası. Geçmişe bakıp da bir iç çekmeyen yok mu? Geçmiş iyi de olsa, kötü de olsa içimizde bir şeyler oluyor. Keşkekler, tühler ve dahi cızlar…
Kısaca geçmiş insanın içinde bir yaradır. Senle olan, seninle olan onca şey artık ne yanında, ne yakınındadır. Hatta ne de dünyadadır.

Yılmaz Hoca geçmişi hatırlattı bu yazısıyla. Belki şartlar elverirse elma çiçekleri ile ilgili yazdığım şiir ona gösteririm. Bunca yıl şiir yazmış ve şiir kitabı olan birine şiir göstermek ne kadar akıl karı bilinmez ama olsun bizim kusurumuza bakmaz o.

Bu haftaki konumuz “Elma Ağacım” adlı yazı üzerineydi. O yazının bende çağrıştırdıkları, bana hatırlattıkları üzerineydi. Aslına bakarsanız her yazı üzerine bir yazı daha yazmak gerekiyor. Onu da öğrencileri yazsın artık. Her birine farklı bir hikâyeyi ödev versin.

Bu arada işi laf kalabalığına getirip kitap hakkında yazıyı yazmamış oldum. Ama olsun en azında bir yazı yazma konumuzu daha yedeğe almış oluyoruz. Bu zamanda yazı konusu bulmak kolay mı? ya el alem gibi ucuz politik yazılar yazacaksın, ya falan yerde falan yetkilinin yapmadığı işleri sayıp dökeceksin, ya masa başından ahkam keseceksin. Nede bulacaksın kültürel ve edebi konuları.
Kalemine ve yüreğine sağlık dostum. Allah ömrünü uzun kalemini keskin eylesin. Senden daha nice eserler bekliyoruz. Kitap hakkında tarihi bende saklı olmak üzere yazı yazacağım. Her şey arzu ettiğin gibi olsun.