Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Nazmi KILIÇ


YİNE SEVGI

YİNE SEVGI


    Aşksızlara verme öğüt, öğüdünü dinlemez. 
Aşksız insan hayvandır, hayvan öğütten bilmez. ( Y. Emre) 
Yine ve yeniden sevgi diyoruz. Sevginin gücüne ve önemine inanan bir kişi olarak sevgi ile devam etmek istiyorum. O yüzden ilk girişi de sevginin piri Yunus Emre'nin bir dizesiyle başlayalım dedim. 
Bir bilge Yaratan evreni sevgi için yarattı demiş. Bir başka bilge de; seven insanlar kanunsuz da yaşar diyerek her şeyin temeline bu sihirli sevgi sözcüğünü yerleştirmişlerdir.
     İnsanlar dünyaya, ölümüne birbiriyle mücadele etmeye, acı çektirmeye, öfkesini, kinini birbirine kusmaya gelmedi. Birlikte huzurlu, sakin, sevgi ve dostluk dolu bir hayat yaşamaya geldi. Birbirimizi sevmeye hep birlikte huzurlu olmaya geldik. Bu konuda “Siz bir birinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz” şeklinde uyarıldığımız gerçeğini unutmayalım.
    Çocukların, özellikle bebeklerin bakışlarına derinden ve dikkatlice bakın. O bakışlarad sevgiyi, dostluğu, samimiyeti görürsünüz. Sevgiyi nasıl tanımlarsanız diye sorulsa; bebeklerin ruhundaki saflık, bakışlarındaki masumiyet ve içtenliktir diye tanımlamak mümkündür.
    Maslow; “insan doğası asla düşünüldüğü gibi kötü değildir. İçsel doğamız kötü değil, iyi ya da tarafsız olduğundan açığa çıkarılması, desteklenmesi seçilecek en iyi yoldur” der. Sağlıklı gelişen bebek ve çocuklar, uzak hedefler ya da gelecek uğruna yaşamazlar. Kendilerini hoş tutmak ve içinde bulunulan anı yaşamakla meşguldürler. Bu yüzden yaşamaya hazırlanmazlar.
    Bizler bebeklerimizi, çocuklarımızı kendi üzüntülerimiz, endişelerimiz ve kaygılarımızın bakışı altında seviyoruz. Onları geleceğin yetişkinleri olarak görüyor ve o duyguyla yönlendiriyoruz. Bu yanlış bir tutumdur. Böylesi tutum bizi katılaştırıyor. Sevgiden, sevecenlikten uzaklaştırıyor. 
Aşırı ve gereksiz kurallar bebeklikten başlayınca gerçek sevgi ortamı terk ediliyor. Geçici heveslerin, anlık arzuların gerçek sevgiyle karıştırılmaması gerekir. Gerçek sevgi uzun süre kullanılabilecek bir enerji deposu gibidir. Zamanla azalmaz, aksine çoğalır.
    Sevgiyi tanıyan, anlayan, yaşayan ve yaşatan nesiller yetişmesinde ebeveynlere ve öğretmenlere düşen; öncelikle sevgiyi kendi yaşantılarında temele koymak ve çocuklarını hep bu temel üzerinde tutmaktır. Sevilen sever, seven mutlu olur ve mutlu eder. Dünyada doğru insan öncelikle kendi sevgi değerlerini kuran, sevgiyi bilen, sevgiyi yaşayan, sevgiyi yaşatan insandır.
    Çocuklarımızın, zihinsel, duygusal ve ahlaki yönden güçlü birer insan olmasına yardımcı olmak bizim onlara verebileceğimiz en değerli servetimizdir. Bize verilenden daha fazlasını çocuklarımıza vererek, bilinçli çocuk yetiştirmeyi kendimiz için de iyileştirici ruhsal bir disipline çevirebiliriz. Yani biz ebeveynler ve öğretmenler çocuğumuzla adeta yeniden büyür, olgunlaşırız.
    Çocuklara önce kendilerini sevmelerini öğretmeliyiz. Bu onlara, onların özelliklerine, davranışlarına değer vererek ve onlara sevgi vererek olur. Sevginin gücü kişisel gelişimi doğru çizgide tutulabilecek en önemli değerdir. Sevginin gücünü içinde hissederek büyüyen herkes bunu yaşantısına ve davranışına yansıtır. Sevginiz eksik olmasın. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.