Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


YİNE VELİ DUMRUL

YİNE VELİ DUMRUL


    Dumrul, delilik zamanlarında Azrail'e kafa tutar. Allah'a asi gelir. Bir nevi şirk koşar. Bu davranışın halk indindeki karşılığı ''delilik''tir.
    Netice ''delidir, ne yapsa yeridir'' anlayışına kadar gider.
    Buradaki delilik, gerçek manada olsa sorun yok. Delilik olunca mükellefiyet de ortadan kalkar. Dumrul'un mükellefiyeti ortadan kalkmadığına göre buna daha ziyade ''cahillik'' demek lazımdır diye düşünüyorum.
    Cahil cesur olur, derler. Çünkü cahil mevzuat dışı icraat yapmayı kahramanlık addeder.
    Hayat bir imtihandan ibarettir. Hayatın her anı imtihandır. Farkında olalım olmayalım  her daim imtihan olunuyoruz.
    Dumrul da İlahi bir imtihana tabi tutuluyor. Affedilmek için Allah'a yalvardığında  sebepsiz affolunamayacağını anlıyor. Kendisinden affedilmesi için canına can bulması isteniyor. Bu,  bir nevi hepimizin imtihanı.
    '' Bu zamana kadar ne biriktirdin? Biriktirdiklerin dünyada ve ukbada ne derece işine yarıyor? 
    Biriktirdiklerimiz bizim kaderimizdir. Dost mu biriktirdik yoksa düşman mı? Biriktirdiklerimiz  her iki alemde de bizim kurtuluşumuza vesile olabilecek mi?''
    Deli Dumrul'un yaşaması için belirlenen sürede canına can bulması gerekiyor. Canına can bulamazsa  hayatının baharında hayata deli olarak veda edecek.
    Ömrü deliliklerle geçmiş, insanlara bir hayrı dokunmamış, zulmü arş ü alaya çıkmış Deli Dumrul'a kim canını verebilir?  Dumrul'un kimseden böyle ulvi bir fedakarlık beklemeye yüzü yok. Lakin can tatlı.  Yine de ümidini kesmek istemiyor. Son kez şansını denemek istiyor. Aklına ilk önce babası geliyor. Babası, evladı için her şeyini veriyor ama canını vermiyor. Adres olarak anasını gösteriyor. Verirse o verir, diyor.  Son demlerini yaşayan anası '' can tatlı, oğul aziz'' diyerek oğluna canını veremeyeceğini söylüyor. Dumrul, oradan da eli boş dönüyor.
 Deli Dumrul, hanımına gün yüzü göstermemiştir. Onun  ''delinin karısı'' diye kötü bir şekilde tanınmasına sebep olmuştur. Ondan canına can isteyecek yüzü hiç yoktur. Ne ekti ki ne biçecek?
     Sadece durumu izah etmek ve helalleşmek için helalliğinin yanına varıyor.
    '' Bilir misin neler oldu hanım? Azrail canıma can bulmamı istedi. Bama vardım, vermedi.  Anama vardım, vermedi. En tatlı şeyin can olduğunu söylediler. Her şeylerini verdiler lakin canlarını vermediler. Ben yaşamadıktan sonra neyleyeyim dünya malını. Onun için seninle helalleşmeye geldim. Biliyorum sana layık bir koca olamadım. Senin yüzünü güldüremedim. Ben Azrail'e canımı teslim etmeye gidiyorum. Süre doldu.  Bana hakkını helal et'' der.
     Durumu öğrenen Deli Dumrul'un  cefakar ve vefakar karısı ,  duydukları karşısında hayrete düşer. Sonunda kocasına şunları söyler:
    '' Ey Dumrul, sen olmadıktan sonra ben dünyayı neyleyeyim?  Benim yaşamam sana bağlı. Gözümü açtığımda seni gördüm, seni sevdim, seninle yaşadım. Sen benim kaderimsin. Ben seni her halinle eş olarak kabul ettim. Kusur aramak için eş olmadım. İyi günde ve kötü günde beraber olmak için Allah'a söz verdim. Seven, sevdiğini yarı yolda bırakmaz. Azrail alacaksa ikimizin canını bir alsın. Bağışlayacaksa ikimizin canını bir bağışlasın'' diye niyaz eder.
     Bu karı koca muhabbeti, bu aile birliği ,  bu karşılıksız fedakarane sevgi  Allah'ı hoşnut eder. Dumrul'un karısının duaları kabul olur. Cenab-ı Allah, onların ikisine birden yüz kırk yıl daha ömür verir. Dumrul'un anne ve babasını cezalandırır. Canlarını alır.  Bu,  bir nevi iyi bir anne ve baba olamamanın cezasıdır. Evlat, anne ve babanın aynasıdır.
    Anlıyoruz ki Deli Dumrul Hikayesi'nde en önemli kurum ailedir. Aile, toplumun temelidir. Ailenin bekası karı konanın birbirini fadakarane sevmesine bağlıdır. Evlilik fedakarlık demektir. Fedakarlık yapanın mükafatı nihayetsizdir.
 Gelelim günümüze…
     Biz, birileri için canımızı verebilecek kadar  fedakar mıyız?  Sıralama yapsak listemizde kimler olurve kaç kişi olabilir? Yoksa listemiz boş mu?
     En önemlisi, bunca yaş yaşadık,  gerekirse bizim için canını verebilecek kaş eşimiz dostumuz var? Ben şöyle bir muhasebe yaptım da çok zorlandım.
    Daha önemlisi günümüz aileleri ne durumda acaba?
     Magazin programlarına, üçüncü sayfa haberlerine, flaş flaş haberlere, aile facialarına bir de bu gözle bakıp tefekkür etmekte fayda var…
    Allah sonumuzu hayreylesin.